Mustafa Koçak

Mustafa Koçak


Milletin vekili olmak zordur

16 Şubat 2025 - 10:07

Düşünün lisede veya üniversitede hangi bölümü bitirdiğinizde milletvekili olursunuz? Milletvekili olmadan önce hangi mesleği yapıyorsanız sizin mesleğiniz odur. Vekillik bittiğinde de yapacağınız meslek odur. Yani milletvekilliği, diploma veya uzmanlık gerektiren bir meslek değil. Bu, bir emanettir. Halkın verdiği güvence üzerine kurulmuş bir görevdir.

Zaten vazifesi millet olan bunu meslek olarak yapmaz. İşte bu nedenle, milletvekilliğini bir kariyer basamağı olarak görenler, baştan yanlış bir yola girmiş demektir. Maalesef ülkemizde bazı vekillerimiz bunu bir meslek olarak görmeye devam ediyor. Haliyle mesleğinde yükselmeye ve özlük haklarını yükseltmeye çalışıyor. Yükselebilmek için de patronunun söylediği şeyleri eksiksiz yerine getirmeye çalışıyor. Bu durumda artık milletin vekili değil kendisine makamı verenin vekili olabiliyor sadece.

Türkiye’de milletvekili olma şartları bellidir. Bu şartlara uyan herkes milletvekili olabilir ama milletin vekili olmak meşakkatlidir. Milletvekilliği, emekliliğine yakın kıyak emeklilik alabilmek için vekillik kapısının zorlanacağı bir iş kolu değildir. Milletvekili olmak demek, halkın sesini parlamentoya taşımak, onların sıkıntılarını çözmek ve ülkenin geleceği için doğru kararlar almak anlamına gelir. İşini hakkıyla yapan bir vekilin hali hazırda aldığı maaş topluma yük değildir. Vekillik veren eldir.

Vatandaş düğününde çiçek, cenazesinde çelenk, sünnetinde kirvelik bekler. Köylü kardeşim sık sık uğranmasını hal hatır sorulmasını ister. Gençler vekilin bir kahvesini içmek ister. Meclise ziyarete gelen heyetler Türk örf ve adetlerine uygun bir şekilde ağırlanmak ister. Yani hali hazırda görevde olan ve hakkıyla işini yapan bir vekilin parası pul, karısı dul olur.

Ancak günümüzde bu gerçeği hatırlayan kaç vekil kaldı? Giderek artan şekilde, milletvekilliği bir meslek gibi görülüyor, hatta emekliliği garantilemek için bir sıçrama tahtasına dönüşüyor. Asıl olması gereken, halkın içinde olup, onların derdini bizzat yaşamak, çözümler üretmek ve gerektiğinde düzenin dışına çıkabilme cesareti gösterebilmektir. Ancak günümüzde birçok vekilin lüks makam odalarına çekildiğini, halktan uzaklaştığını ve sadece parti çizgisini savunan bir figüre dönüştüğünü görüyoruz.

Bir de mevcut milletvekili ile emekli milletvekilini ayırmak gerek. Mevcut vekillikte elde edilen ayrıcalıklar ve gelirler vekillik süresi sona erdiğinde bitmeli. Milletvekilleri her ne kadar bu konuya itiraz edecek olsalar bile hakikatler ortadadır. Emekli milletvekillerine tanınan ayrıcalıklar, halkın vergileriyle finanse edilen bir statü devamlılığı yaratıyor.

Ömür boyu sağlık hizmetleri, meclis olanakları, ulaşım avantajları, diplomatik pasaportlar ve hatta trafik cezalarından muafiyet gibi haklar, kamu vicdanında derin yaralar açıyor. Bir milletvekili, halkın günlük sıkıntılarından muaf tutulmamalıdır. Eğer halk her gün yüksek vergilerle, zamlarla ve trafik cezalarıyla boğuşuyorsa, vekilin de aynı yükümlülüklere tabi olması gerekir.

Bu yüzdendir ki özellikle ekonomik zorlukların olduğu dönemlerde milletvekillerinin maaşları dile dolanır. Milletin aslı zor durumdayken, vekilinin rahatlığı vicdanen halka zul olur. Üstelik bu durum sadece ekonomik değil, aynı zamanda etik açıdan da büyük bir tepkiyle karşılanır.

Halk olaya basit bakar; Emekli ve asgari ücretli için titreyerek kalkan eller kendi özlük hakları söz konusu olunca aslan gibi kalkıyorsa millet vekilinden soğur. Çünkü emanete hıyanet vardır. Kendi vekiline güvenmez hale gelir vatandaş. Sonra da sandığa gitmek istemez. O yüzden asıl mesele vekil olmak değil, gerçekten milletin vekili olabilmektir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum