Mustafa Koçak

Mustafa Koçak


Köyler bitti bitiyor

09 Mart 2025 - 01:17

Kimi zaman bir tarlanın başında, kimi zaman bir çeşme kenarında duran yaşlı bir çiftçinin gözlerinde görürsünüz bu soruyu: "Nereye gitti herkes?" Bir zamanlar harman yerlerinde yankılanan çocuk kahkahaları, imeceyle örülen duvarlar, sabah ezanıyla uyanan köy meydanları... Hepsi birer hatıraya dönüştü. Türkiye, toprağından çekiliyor.

2011’de nüfusun %23,2’si kırsalda yaşarken, 2023’te bu oran %7’ye düştü. Türkiye genelinde kırsalda yaşayan 5 milyon 657 bin kişi kaldı. Bu, bir köyün değil, tüm bir yaşam biçiminin eriyip gittiğinin göstergesi. Dün bir sosyal mecrada benim de köyüm olan Yeşildere nüfusunun azaldığına dair bir veri de paylaşıldı. Eskiden sinema izlemek için (yanlış okumuyorsunuz), hamam için, pazar alışverişi için Yeşildere'ye gelen kent halkı şimdi köyünün yolunu bilmiyor. Ama bu durum sadece bizim köyümüze özel bir durum değil. Karaman’ın Yeşildere köyü gibi birçok yer, sessizliğe bürünüyor. Yeşildere merkezde 2011 yılında 1006 olan nüfus 774’e düştü.

Şehirler parlak tabelalarla, dev plazalarla, sonsuz vaatlerle çağırdı insanları. Fabrika bacaları tüterken, toprak unutuldu. Ama kimse sormadı: Şehir bu kadar insanı kaldırabilir mi? İşsizlik arttı, kiralar uçtu, trafik çığırından çıktı, insanlar gri binaların içinde kayboldu. Köyden kaçan gençler, şehirde nefes alamaz hale geldi.

Köyde kim kaldı? Orada kalanların yaş ortalaması 55’i geçti. Tarla sürülecek, bağ budanacak, hayvan bakılacak ama kol gücü yok. Üretim düşüyor, ithalat yükseliyor, sofraya gelen ekmek bile artık dışarıdan geliyor. Toprak, küsmüş bir sevgili gibi kendini geri çekiyor.

İşin daha vahim yanı ise köylerde erkek nüfusun kadınlardan fazla olması. Peki neden? Kadın nüfusu neden kırsalda daha az? Çünkü köyde hayat onlar için daha zor. Eğitim, sağlık, sosyal imkanlar yok denecek kadar az. Şehirler, özgürlük vaatleriyle kadınları çekti, ama çoğu gidip fabrikalarda, mağazalarda, plazalarda uzun mesailere mahkum oldu. Kırsalda kalanlar ise yalnızlaştı, eski bağlar çözüldü. Kadının olmadığı yerde dirlik de olmaz düzen de.

Ama bir soru hala havada asılı: Geri dönüş mümkün mü?

Şehirler insanı boğmaya devam ederse, yüksek kiralar, düşük maaşlar, sıkışık yaşam şartları insanları tekrar köylere yönlendirebilir mi? Elbette. Ama bunun için köyler, sadece yaşlıların ömrünü tamamladığı yerler olmaktan çıkmalı. İnternet, eğitim, sağlık, modern tarım teknikleri, gençleri geri çekecek projeler şart. Köy, yalnızca bir hatıra değil, bir gelecek olmalı. Belki köy enstitüleri yeniden hayat geçer ne dersiniz? Ya da köylerde dijital üretim akademileri kurulur. Genç üreticiler hem tarımla uğraşır hem de dijital dünyada bu ürünleri nasıl geliştireceklerini ve pazarlayacaklarını öğrenir. Böylelikle hem köyler canlanır hem de toprak.

Aslında zor da değil bu konuda örnekler ve destekler var. Mesela Trendyol ve UNDP'nin 'Yarının Köyleri projesi'. 10 tane köyde yapılacak. Adana, İzmir ve Sakarya'da yapıldı. Belediyeler ve köy muhtarları organize olup başvuru yapıyorlar. 3. Merkez Sakarya'nın Taraklı köyüne yapıldı. Köye kurulacak dijital tarım ekipmanları (iklim istasyonları, toprak nemölçerler, pompa otomasyon cihazları) sayesinde veriye dayalı tarım yöntemleriyle maliyetler düşecek, doğa korunacak, ürün kalitesi ve verim artacak.

Ayrıca Dijital Merkez'de üreticilere e-ticaret, markalaşma, paketleme ve kalite gibi konularda eğitimler verilirken, çocuklar kodlama ve robotik atölyeleriyle geleceğin teknolojilerine hazırlanacak. Bakın istenirse olmaz diye bir şey kalmıyor. Şehir olarak artık elimizdeki imkanları öldürmeyi bırakıp nasıl oldururuz diye bakmamız lazım.

YORUMLAR

  • 0 Yorum