Geleneksel Türk kültürünün en güzel örneklerinden biri olan komşu günleri veya imece, özellikle kırsal kesimlerde kadınların bir araya gelerek ortak işlerini yapmalarıyla bilinir.
Bu günlerde kadınlar, salça kaynatma, mayalı ekmek yapma, reçel hazırlama gibi işleri birlikte yapar, hem iş yükünü hafifletir hem de sosyal bağlarını güçlendirirler. Peki, bu güzel geleneği modern şehir yaşamına nasıl adapte edebiliriz ve şehre ne gibi katkılar sağlayabilir?
Komşu günlerinin modern şehirlerde yeniden canlandırılması, birçok ekonomik ve sosyal fayda sağlayabilir. Öncelikle, bu tür etkinlikler, şehirde yaşayan bireylerin birbirleriyle olan sosyal bağlarını güçlendirir. Kadınlar, bir araya gelerek hem işlerini yapar hem de sohbet eder, deneyimlerini paylaşır ve birbirlerine destek olurlar. Bu tür sosyal etkileşimler, şehir yaşamının getirdiği yalnızlık ve stresle başa çıkmada önemli bir rol oynar.
Ekonomik açıdan bakıldığında, komşu günlerinde üretilen ürünlerin ticari bir değere dönüştürülmesi mümkündür. Kadınlar, birlikte ürettikleri salça, ekmek, reçel gibi ürünleri yerel pazarlarda veya online platformlarda satabilirler. Bu, hem ek gelir sağlar hem de yerel ekonomiyi canlandırır. Bu tür ürünlerin ticari olarak kullanılabilmesi için belirli standartlar ve kalite kontrol süreçleri oluşturulabilir. Tek tip ürün üretilmesi, markalaşma ve pazarlama açısından avantaj sağlayabilir. Örneğin, “Komşu Günleri Salçası” veya “İmece Ekmekleri” gibi markalar oluşturulabilir.
Belediyeler ve sanayiciler, bu tür girişimlere sponsor olabilir ve çeşitli şekillerde katkı sağlayabilirler. Belediye, komşu günleri etkinlikleri için uygun mekanlar sağlayabilir, eğitim programları düzenleyerek kadınların üretim ve pazarlama konularında bilgi sahibi olmalarını destekleyebilir. Ayrıca, belediye tarafından düzenlenecek festivaller ve pazarlar, bu tür ürünlerin tanıtılması ve satılması için uygun ortamlar sunar.
Sanayiciler ise, üretim malzemeleri ve ekipmanları konusunda destek sağlayabilir, ürünlerin ambalajlanması ve dağıtımı gibi süreçlerde yardımcı olabilirler. Ayrıca, sanayiciler ve işletmeler, bu tür sosyal sorumluluk projelerine sponsor olarak markalarının sosyal sorumluluk bilincini artırabilirler.
Daha detaylı bir yol haritası çizmemiz gerekirse;
Belediye kadınlar için yaptığını iddia ettiği hanımeli merkezini geliştirir veya kullanıma daha uygun bir alana taşır. Haftanın veya ayın belli günleri mahallelerden bu bölgeye vatandaşları taşır. Kadınlarımız buraya geldiklerinde tandırları, odunları vb. ihtiyaç malzemeleri hazır şekilde bulunur. Her bir tandır yeri için bir numara verilir. Ve bu her tandır yerli bir firmanın ve belediyenin sponsorluğunda olur. Yani buranın yapımı ve aylık odun ihtiyacı ne ise o firma karşılar. İlla ücretsiz olmasına da gerek yok maliyetine vermek de bir çözüm olabilir.
Belediye her bir tandırda kullanılacak olan ekmek yapımı için un, salça yapımı için domates, biber, başka bir ürün üretilecekse o ürün için malzemeleri yerel çiftçilerden uygun fiyatla tedarik ederek orada bulunan kadınlara uygun fiyatla sunar. Böylelikle hem belediye kaynaklarını israf etmez hem de aynı kalitede ürün çıkartılması konusunda bir adım atmış olur.
Burada üretilen ürünler kadınlar tarafından orada bulunan satış noktalarında öncelikle yerel halka satılabilir. Daha sonra bir marka ile hem ülke içi hem ülke dışı satışlar gerçekleştirilebilir. Karaman gibi gıda ve ambalajlama da söz sahibi olan bir şehir için bunları yapmak çok da zor olmayacaktır.
YORUMLAR