Mustafa Koçak

Mustafa Koçak


Karamanlı Kerem ile Berlinli Peter

06 Nisan 2025 - 22:12

Değerli okuyucular; 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günüydü. Maalesef yine fark etmeden geçirdiğimiz bir gün oldu. Hâlbuki hem ülkemizde hem de şehrimiz de otizmle yaşayan o kadar çok kardeşimiz var ki. Mesela Ayşe abla Karaman’da yaşıyor. Oğlu Kerem 8 yaşında ve otizm spektrum bozukluğu tanısı var.

Tanı, onun hayatını ikiye bölmüş: Öncesi belirsizlik, sonrası bürokrasi. Erken teşhis ne kadar önemliyse, bu teşhisten sonra sağlanan eğitim ve destek de o kadar hayati. Fakat Türkiye’de otizmli bir çocuğun ailesi olmak, çoğu zaman yalnızlığı, mücadeleyi ve sistemin suskunluğunu göğüslemek anlamına geliyor.

Kerem için aylarca randevu beklediler. Kaynaştırma sınıfına girmesi için başvurduklarında okul “uyum sağlayamaz” dedi. Özel eğitim merkezleri ya uzak ya dolu. Ayşe abla haftada üç kez oğlunu eğitime götürmek için kilometrelerce yol yapıyor. Yani devletin sunduğu hizmete ulaşmak için hem maddi hem fiziksel güç harcıyor. Bu bir “hak” değil, adeta bir “yarış.” 
Şimdi gözümüzü Berlin’e çevirelim.

Peter, 8 yaşında ve otizmli. Almanya’da yaşayan bir ailenin çocuğu. Peter’ın annesi, oğlunun tanısı konulduktan hemen sonra devlet destekli bir danışmana yönlendiriliyor. Bu danışman, Peter’ın eğitimi, sosyal gelişimi ve ihtiyaç duyacağı tüm hizmetler için rehberlik ediyor. Peter haftanın beş günü ücretsiz özel eğitim desteği alıyor, okuluna servisle götürülüyor, sınıfında bire bir destek sağlayan bir özel eğitim görevlisi bulunuyor. Aile, çocuğunun gelişimiyle ilgili düzenli olarak bilgilendiriliyor. Dahası, annenin iş hayatından kopmaması için haftalık sosyal destek alıyorlar.

Karaman’daki Kerem için aylık sadece 8 veya 12 saatlik özel eğitim ücretini devlet karşılıyor; Berlin’deki Peter içinse eğitimin şekli ve süresi çocuğun bireysel ihtiyacına göre ayarlanıyor. Çünkü orada otizm “engellenmesi gereken” bir durum değil, “anlaşılması gereken” bir farklılık.

 Türkiye’de 0-18 yaş grubunda yaklaşık 700 bin otizmli çocuk ve genç bulunuyor. Aileleri birlikte otizmden etkilenen insan sayısı 5 milyonun üzerinde. Otizmli çocuklarımızın sadece 42 bine yakını eğitime ulaşabiliyor. Almanya’da ise otizm tanısı almış çocukların %90’ından fazlası devlet destekli eğitim sistemine entegre. Bizde yalnızca 100 otizmli birey aktif iş gücüne katılırken, Almanya’da otizmli bireylerin kamu kurumlarında istihdamı yasal zorunlulukla destekleniyor. Her farklılık, her birey için tasarlanmış sistemin içinde yerini buluyor.

Ayşe abla yalnız. Peter’ın annesi ise sistemin içinde güvende. Çünkü bizde sistemin içi boş, orada ise hayatın tam ortasında.

Sormak gerekiyor: Bir çocuğun kaderi neden doğduğu ülkeye bu kadar bağlı olsun? Neden bir anne, oğlunun eğitime ulaşabilmesi için ayda yüzlerce kilometre yol yapmak zorunda kalsın?

Otizm bir coğrafya meselesi değildir. Ama eşitsizlik, ihmalkârlık ve sistemsizliğin olduğu yerde, coğrafya kader haline gelir.

Kerem, Berlin’de doğmuş olsaydı bugün sosyalleşiyor, eğleniyor, gelişiyor olurdu. Oysa Karaman’da yalnızca hayatta kalmaya çalışıyor. İşte bu yüzden “farklı” olmak değil, “sistemsiz” olmak asıl engel.

YORUMLAR

  • 0 Yorum