Türkiye, genç ve dinamik nüfusuyla övünse de bu nüfusun yarattığı en büyük sınavlardan biri, genç işsizlik meselesidir. Bilhassa 2023 yılı itibarıyla açıklanan verileri genç işsizlik oranının yüzde 25’lere dayandığı bir ortamda, geleceğin Türkiye’sini inşa etmek isteyenler için bu durum alarm zillerini çaldırmaktadır.
Bu demek oluyor ki, neredeyse her dört gençten biri, işsizliğin pençesine düşmüş durumda. Üstelik bu oran, dünya genelinde birçok gelişmiş ülkeden daha yüksek seyretmektedir.
Öyle ki, işsizliğin sadece bir sonuç değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik yapıdaki derin yarıkların bir yansıması olduğunu görmek gerek. Türkiye’nin üniversite mezunu gençleri, iş hayatına atılmakta zorluk çekerken, “nitelikli işsizlik” kavramı da günden güne yaygınlaşmaktadır. Yani gençler, eğitimleriyle örtüşmeyen işlerde çalışmak zorunda kalmakta, bu da hem bireysel tatminsizlik yaratmakta hem de ülkenin beşeri sermayesinin verimli kullanılamadığını göstermektedir.
Bu tabloyu değiştirebilecek ne olabilir? Bu duruma bir alternatif girişimci gençler yetiştirmek olabilir. Girişimcilik, son yıllarda sıkça dillendirilen bir çözüm olarak ortaya çıkmaktadır. Zira Türkiye’de genç girişimciler için birçok teşvik ve destek programı yürürlüğe konulmuştur. Ancak, bu alanda da işler göründüğü kadar kolay değil. Türkiye’de her yıl kurulan işletmelerin %80’i, beş yılını tamamlamadan iflas bayrağını çekmektedir. Bu oranın, genç girişimciler arasında daha da yüksek olduğu bilinir.
Şaşırtıcı bir örnek vermek gerekirse, Türkiye’de 2019 yılında kurulan 10.000’den fazla start-up’ın sadece %10’u üçüncü yılını görebilmiştir. Bu, gençlerin cesur adımlar atmasına rağmen, yeterli desteği ve rehberliği alamadığını gösteren bir durumdur. Genç girişimcilerin %70’inden fazlası, finansman yetersizliği ve piyasa koşullarındaki belirsizlikler nedeniyle başarısızlığa uğramaktadır. Bu da gençlerin yalnızca işsizlikle değil, aynı zamanda girişimcilikteki başarısızlık korkusuyla da mücadele etmek zorunda kaldığını ortaya koymaktadır.
Öyleyse, Türkiye’nin geleceği için gençleri işsizlikten kurtarıp, onları girişimciliğe yönlendirmek nasıl mümkün olabilir? İlk olarak, eğitim sisteminde köklü reformlar yapılmalıdır. Zira günümüz gençleri, okul sıralarında ezber bilgilerle vakit kaybetmek yerine, yaratıcı düşünme, problem çözme ve girişimcilik yeteneklerini geliştirebilecekleri bir eğitim modeline ihtiyaç duymaktadır. Bunun yanı sıra, mevcut destek mekanizmalarının daha ulaşılabilir ve etkin hale getirilmesi elzemdir.
Genç girişimcilere yalnızca finansman sağlamak değil, aynı zamanda mentorluk, pazar araştırması ve iş geliştirme gibi konularda da kapsamlı rehberlik sunulmalıdır. Özellikle devlet destekli inkübasyon (Kuluçka) merkezleri ve iş geliştirme ofisleri, gençlerin ilk adımlarını atarken yanlarında olmalıdır.
Türkiye, genç nüfusunun dinamizmi ve potansiyeliyle, doğru adımlar atıldığında bölgesinde ve dünyada söz sahibi bir ülke olabilir. Ancak bunun için gençleri sadece iş gücü olarak değil, aynı zamanda geleceğin liderleri, yenilikçileri ve girişimcileri olarak görmeliyiz. Zira, gençlerin potansiyelini keşfetmek ve onlara gerekli desteği sağlamak, Türkiye’nin uzun vadede refahını ve sürdürülebilir kalkınmasını temin edecektir.
Gençlerimiz, yalnızca birer iş arayan değil, aynı zamanda iş üreten bireyler olmalıdır. Ancak o zaman Türkiye’nin geleceği parlak, ufku geniş olacaktır. Bu nedenle, genç işsizliği ve girişimcilik konusunda atılacak her adım, yalnızca bugünün değil, yarının da meselesidir.
YORUMLAR