Bağışıklık sisteminin hücreleri, ortaya çıktıkları ve olgunlaştıkları birincil lenfoid organlar (kemik iliği ve timus) ile olgun bağışıklık hücrelerinin antijenlerle karşılaştığı ve onlara yanıt verdiği ikincil lenfoid organlar (lenf düğümleri, dalak ve bağırsak ile ilişkili lenfoid doku) olarak sınıflandırılan ayrı lenfoid organlar halinde organize edilirler.
Bağışıklık sisteminin doğuştan gelen ve sonradan edinilmiş olmak üzere iki fonksiyonel bölümü vardır. Doğal mekanizmalar, konak organizmanın enfeksiyöz ajana maruz kalmasından bağımsız olarak işlev görürler, deri ve mukoza epiteli gibi mekanik engeller ile makrofajlar ve nötrofiller gibi hücresel bileşenleri kapsarlar.
Beslenme ve bağışıklık sistemi ilişkisi
Bağışıklık sistemi de dahil olmak üzere vücuttaki tüm fizyolojik süreçler beslenmenin varlığı veya eksikliğinden etkilenirler. Besin maddeleri işgalci patojenlere karşı konak organizmanın korunmasında önemli rol oynarlar. Etkin bir bağışıklık yanıtı için bir çok besin maddesi gereklidir. Bunların bir veya birkaçındaki eksiklik bağışıklık fonksiyonunu bozar ve patojenler için fırsat yaratır.
Herhangi bir besin maddesinin bağışıklık üzerindeki etkisi sadece dokulardaki nısbi konsantrasyonuna değil, aynı zamanda diğer önemli besin maddeleri ile olan etkileşimlerine de bağlıdır. Beslenme bağışıklığı bağışıklık işlevinin önemli bir parçasıdır ve konak vücudunda bazı besin maddelerinin istilacı patojenlere ulaşmasını sınırlandırmak amacıyla yeniden dağıtılması anlamına gelmektedir. Beslenme aynı zamanda birçok akut ve kronik inflamatuar hastalıkta morbidite ve mortaliteyi etkileyebilir.
Erken bağışıklık sisteminin gelişmesinde çeşitli besin maddeleri özellikle önemlidir. Erken bağışıklık gelişimini etkileyebilecek besin maddeleri linoleik asit, demir, selenyum ve bazı B vitaminleridir. Diyetle tüketilen lipitler (örneğin yağ asitleri, kolesterol veya yağda çözünen vitaminler), glikoz veya oligoelementler (örneğin çinko, bakır ve demir) bağışıklık sistemini derinden etkilerler. Genel olarak düzgün işleyen bir bağışıklık sistemi için önemli besin maddelerinin bazıları metiyonin, arjinin ve glutamin gibi amino asitler, çinko, bakır ve selenyum mineralleri, suda çözünen vitaminler (folik asit, B6, B12, C), yağda çözünen vitaminler (A, D ve E) ve çoklu doymamış yağ asitleridir.
Vitamin eksikliklerinin bağışıklık sistemine etkileri
Vitamin eksiklikleri yüzlerce yıldır bağışıklık sistemi bozuklukları ve hastalıkları ile ilişkilendirilmiştir. Bağışıklık sisteminin hemen hemen her yönünün doğru gelişimi ve işlevi vitaminlerin yeterli düzeylerine bağlıdır. Vitaminler hematopoezde, lenfositlerin, doğal öldürücü hücrelerin ve nötrofillerin bakım ve işlevlerinde ve hatta antikor üretiminde bile önemli rol oynarlar. Antioksidan vitaminler hücresel membranları, proteinleri ve nükleik asitleri yok edebilen ve normal hücresel aktivite yoluyla üretilen oksijen iyonları, serbest radikaller ve peroksitler gibi zararlı reaktif oksijen türlerinin inaktive edilmesinde görev alırlar.
E ve C vitaminleri hücrelerin reaktif oksijen türlerinden hasar görmesini önlemek için antioksidan olarak birlikte çalışırlar. A ve D vitaminleri ile metabolitleri de, immun hücrelerdeki gen ifadesinin doğrudan regülatörüdürler ve bağışıklık hücrelerinin olgunlaşması, farklılaşması ve yanıt vermesinde önemli rol oynamaktadırlar.
Kaynakça:
1- Calder PC. Conference on ‘Transforming the nutrition landscape in Africa’Plenary Session 1 Feeding the immune system. Proc Nutr Soc. 2013;72:299-309.
2- Wolowczuk I, Verwaerde C, Viltart O, Delanoye A, Delacre M, Pot B, et al. Feeding Our Immune System: Impact on Metabolism. Clin Dev Immunol 2008; Article ID 639803: 1-20.
YORUMLAR