Ahmet Cevdet

Ahmet Cevdet


İfade Özgürlüğü ve Batı’rık

00 0000 - 00:00

 

İnternette haber sitelerinde gezinirken, şöyle bir habere rastladım:

 

CHP'li Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'in, aynı zamanda da akademisyen olan eşi Meltem Ünal Erzen Twitter'da oruç tutanlara yönelik aşağılacıyı ifadeler içeren bir tweet paylaştı.

 

Erzen, oruç tutanlarla ilgili "Hah iftarları bitti galiba.. Düşmeye başladılar.. Badem IQ'lar.." dedi.

 

Evet, yazıma Yusuf İslam’ın bir sözüyle başlamak istiyorum: ’’Kimisi Müslümanlık uğruna ülkesinden vazgeçiyor, kimileri ise batılılaşma uğruna Müslümanlıktan’’. Amacım Müslüman-süslüman ayrımı yapmak değil sadece başlangıç için hoşuma giden bir sözü kullanmak istedim o kadar..

 

Başlayalım.

 

Sanırım ifade özgürlüğünü kullandığını sanmış kendisini ‘sosyal sorumlu’ ‘kadın hakları savunucusu’ ve ‘Atatürkün ışığında ilerleyen birisi’ olarak tanımlayan TC. Meltem Ünal Erzen. Bunları ben demiyorum tıvittırı diyor.

 

Aslında bu tweetiyle sadece kendisini değil kendisi gibi düşünen ‘laik’ ve ‘özgürlükçü’ kesimi de temsil ediyor bayan Erzen.

 

Şöyle ki bugüne kadar ezilenlerin savunucusu olduklarını iddia eden bu kişiler, dini tercihleri yüzünden belirli bir kesimi hep ezilmeye mahrum bırakmışlardır. Bunun en güzel örneğini başörtüsü mağduru annelerimiz teşkil ederler. Halen de bıkmak ve utanmaksızın bu eşitsizliği devam ettiriyorlar.

 

Ettiriyorlar çünkü laiklik ve özgürlük kavramlarını kendi kafalarında, olmasını istedikleri şekilde tasarlamışlar. Laikliği sadece bize okullarda öğretilen tanımıyla anlayan ve dolayısıyla bu tanımın dar yorumuyla hareket eden bu kişiler hal ve hareketlerinde yaklaşık yüz yıldır bir inkılaba gidememişlerdir ne yazık ki. Nitekim bu bahsettiğim laiklik tanımı şöyledir : Laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Evet, din ile devlet işlerini ayırınca her şey bitiyor sanıyoruz (hoş bunu da ağzımıza yüzümüze bulaştırdık ya). Hal böyle olunca insanların dini tercihlerine ve ibadet özgürlüklerine –kişiler tarafından- ‘aşağılayıcı’ üsluplarla saldırmak bu tanıma hiç de aykırı değildir. O zaman #direnifadeözgürlüğü !

 

Aslında bu tweet’i normal bir vatandaş atmış olsaydı, böyle büyük bir tepki almazdı ve ben de burada bu yazıyı kaleme alıyor olmazdım. Ama belediye kadın meclisinde başkanlık yapan, derneklerde yöneticilik yapan Erzen ve bu gibi kişiler, buna kendini tiyatrocu sanan ak saçlı ihtiyarları da ekleyebiliriz, kır saçlı siyasetçileri, kızıl saçlı öğretmenlerimizi de eklemeliyiz tabi. Bunların topluma örnek olması gerekir ve hal ve hareketlerine dikkat etmeleri gerekir.

 

Bir insanın dini, vicdani tercihlerinden hoşlanmıyor olabilirsiniz, mesela ben sizin ve sizin gibilerin görüşlerinden hiç mi hiç hoşlanmıyorum. Ama bu insanlara hakaretvari bir üslupla saldırmanızı da gerektirmez. Bizim ihtiyar tiyatrocu Kırca da son oyunlarından birinde çarşaflı bir kadını aşağılamış ve hakaretler etmişti ya hani. Bu tür hakaretlerden bahsediyorum. 

 

Mesajımı verebildiysem bu konuyu fazla uzatmanın da alemi yok, zira bu konularda kısa ve öz olmak yeğdir.

Sonra yobaz olur çıkar adımız Allah muhafaza…

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum