Yüksel Ayhan

Yüksel Ayhan


Kıyıcı Ocağı

10 Nisan 2021 - 23:22 - Güncelleme: 11 Nisan 2021 - 00:24

Şehrin tanınmışları arasında öne çıkanlar kadar, çok az bilinenler veyahut nesiller değiştiğinden zamanla unutulanlar olabiliyor. Bu yazımda Yeşildere eşrafınca bilinen Kıyıcı Ocağı’nı ele alacağım. Yerel dilde ‘Halk hekimleri’ olarak bilinen ‘Ocaklı’lar, belli başlı hastalıkları tedavi etmelerindeki meziyetleri ailelerinden aldıklarını öne sürerler. Orta Asya Şaman Kültürü’nden geldiği yönünde görüşler bulunan Ocak’lar geçmişte birçok hastalık için kurulmuştur. Bunlardan bazıları; Sıtma Ocağı, Sarılık Ocağı ve Dalak Ocağı şeklindedir. Ocaklı’lar her zaman aynı aileden olmayıp, kan bağı olmayanlara izinli denilmektedir. Ayrıca Ocaklı’ların yer yer kadın oldukları da gözlenmiştir.

Bir Yeşildereli olarak kendi imkânlarımla yaptığım araştırmalarımı ve kıyıcı ocağının akrabalarından birebir duyduğum bilgileri de ele alarak yazıma başlıyorum.

Bugün köyde kıyıcı ocağının bulunduğu oda rahmetli Kıyıcı Hacı Bakı’nın eviyle sonradan birleştirilen odadır. Hacı Bakının babası Hacı Derviştir. Hacı Dervişin soyunun Türkçenin savunucu yiğidi Yunus Emre'nin soyuna dayandığı dilden dile söylenmektedir. Hacı Derviş dede nesilden nesile anlatılanlara göre gönlü ve sofrası geniş bir kişi. Karda kıyamette hangi mevsimde olursa olsun yabancı konukların ağırlanmaları, karınlarının doyurulması ve dinlenmeleri için açık odası bulunan bir kişi.

Köyde sıklıkla anlatılagelen bir hikaye vardır ki oda şöyledir;

Bir kış günü Hacı Dervişin evine bir derviş misafir edilir. Akşam yemeği yenir, sohbetler yapılır, derviş en güzel biçimde ağırlanır. Sabaha yakın zamanlarda derviş şöyle der "Ben sabah namazını Mekke’de kılacağım" Derviş kapıdan çıkınca elinde bir al bezle bıçak belirir. Hacı Dervişe Der ki; "Sana hasta göndereceğim bunlarla çenteceksin (kıyacaksın) Ağrısı sızısı olanları bunlarla çent’’ Ve derviş aniden  göz önünden kaybolur gider. Sabah olduğunda ise köye ilk misafir gelerek Hacı Dervişin odasının nerede olduğunu sorarak, çentilmeye geldiklerini söyler. O günden sonra Hacı Dervişin odasına çevre köylerden, Konya dan, Konya köylerinden ve Türkiye'nin birçok yöresinden kıyılmaya gelenler olmuş. Ağrısı sancısı olanlar, kengisi, göz ve baş ağrısı olanlar bu ocağı gönlüne alarak ocağa gelir ve birçoğu şifasına kavuşurmuş.

Bilmeyen birçok kimsenin bu kıyılma kıyma nasıl oluyor dediğini duyar gibiyim. Hastanın üzerine al yani kırmızı bir bez örtülür. Bıçakla birkaç santim aralıklarla hasta kişinin üzerine dokundurularak gezdirilir. Bu esnada kıyıcı olan kişi ayetler ve dualar okur. Kıyılma işlemi bittikten sonra bir tabakta hazır edilen tuzdan bu kişiye yalatılır. ‘’Allah şifalık versin’’ denilir.

Hacı Derviş Dede’den sonra oğlu Bakı Öztürk, Namı değer lakabıyla Kıyıcı Hacı Bakı ve kardeşi Hacı Bektaş, nesilden nesile torunları ocakta olsun, başka ilde olsun, Avrupa’da olsun kıyıcılık yapmıştır. Fakat en çok namı duyulan rahmetli kıyıcı Hacı Bakı Dede olmuştur.  Kıyıcı Hacı Bakı Dede’nin dilden dile anlatılan bir özelliği de çok keskin bir nişancı olmasıymış.
 Kaybolan Dervişin olduğu yer oda haline getirilip mezar görünümü verilmiştir.  Odaya halen birçok ilden misafirler gelerek abdest alıp namaz kılarlar, sonra da kıyılırlar. Hatta bazı kişilerin zaman zaman bu dervişi odada gördükleri söylenmektedir. (Gördüklerini iddia edenlerin anlatımına göre, dervişin şekli omurilikten öne doğru eğiktir. Bu tarif ederken de dervişin vücut şeklinin Osmanlı kılıcı gibi olduğu söylenmektedir) Dervişin misafirliği tarihlendirilemezken, aynı soya dayanan bir evliya veya bir eren olduğu da söylenmektedir.

kıyıcı ocağı

yeşildere kıyıcı ocağı


 

YORUMLAR

  • 0 Yorum