Halen kullanılıyor, Yörükler yayladaki obruktan kazmayla keserek çuvallarla çıkartıyor
Bölge insanı yıllardır kullanmaya devam ediyor. Özellikle yaylacı yörüklerin yaz aylarında uğrak yeri haline gelen obrukta hava sıcaklığı ise eksi derecelerde.
Editör: Karamanca
13 Ağustos 2022 - 10:16 - Güncelleme: 13 Ağustos 2022 - 10:33
Antalya'nın Akseki ilçesinde yaz aylarında bin 900 rakımlı Çimi Yaylası'na çıkanlar, 80 metre derinlikte yılın her günü içi kar dolu obruğu, doğal soğuk hava deposu olarak kullanıyor.
Toros Dağları'nın zirvesindeki obruk, yöre halkı tarafından yiyeceklerin saklandığı doğal 'soğuk hava deposu' gibi kullanılıyor. Soğutucuların, buzdolaplarının bulunmadığı yıllarda, kavurucu yaz sıcaklarında yiyecek saklanan içi kar dolu obruklar, yaylaya çıkan Yörükler tarafından kullanılmaya devam ediyor.
Akseki'nin bin 900 metre rakımlı Çimi Yaylası Kuyu mevkiinde bulunan kar obruğuna ulaşmak için daha önce sarp kayalardan zorla inilirken, hayırsever bir vatandaş tarafından yaptırılan 150 basamak merdiven ile ulaşım kolaylaştı. Dışarıda 30-35 dereceyi bulan sıcaklık karla dolu obruğun içerisinde eksilere düşüyor. Yörükler ise karı, kazma ve kesici aletler ile keserek çuval ve kovalarla obruktan çıkarıyor. Obrukta kış boyunca biriken kar, yaz aylarında da erimezken, yiyeceklerin saklandığı doğal buzdolabı olarak kullanılmaya devam ediyor.
Her yıl Manavgat ilçesinden gelip Çimi Yaylası'na çıkan 71 yaşındaki Hasan Arıcı, yaylaya gelen vatandaşların obruğu yaz aylarında "soğuk hava deposu" gibi kullandığını, hayvanlardan elde edilen peynir, yağ, çökelek ve yoğurt gibi ürünlerini burada saklandığını anlattı.
Obrukta eski ile yeni karın birbirine karıştığını ve hiçbir zaman bitmediğini dile getiren Arıcı, "Burada sıcaklık sıfırın altındadır. Büyükşehirlerde insanlar elektrikli soğuk hava depolarında yiyeceklerini içeceklerini saklarlarken, Toros Dağlarında Çimi Yaylası'nda yazın 80 hanede yaşayan insanlarımız ise peynir, yoğurt, çökelek, hatta etlerini obrukta saklar. Yani soğuk hava deposu gibidir. Çocukluğumdan beri buraya çıkarız. Ekim ayı sonlarına, kasım ayı başlarında Manavgat ilçesine döneriz. Peynirimizi, yağımızı bu obrukta saklarız. Zaten başka çaremiz yok. Aynı zamanda yayladaki evimizde elektrik ve buzdolabı olmadığı için buradan kar götürüp soğutarak içeriz. Yine pekmez ve bal ile karı karıştırıp kar aşı yapar yeriz" dedi.
"Dağın zirvesinden itibaren 80" metre
Obruğun bulunduğu yerin dağın zirvesinden itibaren yaklaşık 80-85 metre derinlikte olduğunu anlatan Arıcı, "Buranın derinliği tepeden itibaren 80-85 metre var. Obruğa bir metre genişliğinde daracık kayaların arasından inmeye başlıyorsun. Obruğa inen yerden itibaren yaklaşık 40 metre derinlik mevcuttur. Buraya kar üzerine kar yağar. Şu anda burada 10-15 metre civarında kar var. Çoğu zaman kar eski kar ile yeni kar karışır. Bazı zamanlarda kar az yağarsa dibine ulaşır. Burası doğal buz dolabıdır.
Yaylada yaşayan herkes buradan kar taşıyarak soğuk suyunu elde eder. Buradan Akseki'de, Manavgat ilçelerinde mevlitlerde, düğünlerde kar götürürler ve kullanırlar. Yaylada hayvancılıkla uğraşanlar peynirleri Mayıs ayından itibaren obruğa koymaya başlarlar. ekim, kasım ayına kadar burada durur. Yayladan dönerken herkes kendi peynirini yağını alır götürür. Kimse kimsenin peynirini, yağını almaz. Herkesin kendi malzemesi işaretlidir. Herkesin malı bellidir. Burada saklanan peynirin lezzeti tarif edilmez. Buradaki gelenek atalarımızdan kalan bir gelenektir. Asırlardır bu geleneğimiz devam ediyor" şeklinde konuştu.
İlçe halkından 60 yaşındaki Mevlüt Arıcı, kar obruğunun doğal buzdolabı olduğunu söyledi. Obruğun içerisinin bir klima çalışan ortam gibi olduğunu anlatan Arıcı, "Biz burada peynir, çökelek, yağ ve yoğurtlarımızı saklıyoruz. Aynı zamanda obrukta bulunan bu kardan da çok faydalanıyoruz. Buraya 150 basamak merdiven ile ulaşıyoruz. Bizim dilimizde buraya kar obruğu diyoruz. Atalarımız eskiden burayı kullanıyorlarmış. Bizde atalarımızdan kalan geleneği sürdürüyoruz. İnşallah bizden sonra gelecek olan nesillerde burayı kullanmaya devam edecek" dedi.
"Obruğun karı hiç erimez"
Obrukta bulunan karın hiç erimediğini söyleyen Arıcı, "Burada kar kolay kolay tükenmez. Bu yıl kar çok yağdığı için şu an yaklaşık 10 metre civarında daha kar var. Biz buradan karı kazmalar ve kesici aletlerle kesiyoruz. Poşetlerde, çuvallarda veya saklama kaplarına alıp Akseki, Manavgat ve köylerinde mevlitlerde ve düğünlerde şenliklerde kullanılmak üzere götürüp vatandaşlara ikram ediyoruz. Burası eksi derecede. 80 basamak yukarı merdivenleri çıkınca ise 35 derece sıcaklığa çıkıyorsun. Burası bu kadar farklı insanlara sunulmuş bir yer.
"Kar aşı" adı verilen tatlıda yapılıyor
Yaz aylarında eşi ile Çimi Yaylasına çıkan Ayşe Arıcı, "Obruktan aldığımız kar ile sadece sularımızın soğutulmasında değil, kar aşı da yapıyoruz. Buna şehirlerde karlama derler. Biz buna kar aşı diyoruz. Kar ile pekmezi karıştırınca mükemmel bir lezzet çıkıyor. Biz sürekli bunu yapıyoruz. Yaylaya misafirlerimiz gelince hemen kar obruğundan kar getirir pekmez ile karıştırır kendilerine ikram ederiz" ifadelerine yer verdi.
Toros Dağları'nın zirvesindeki obruk, yöre halkı tarafından yiyeceklerin saklandığı doğal 'soğuk hava deposu' gibi kullanılıyor. Soğutucuların, buzdolaplarının bulunmadığı yıllarda, kavurucu yaz sıcaklarında yiyecek saklanan içi kar dolu obruklar, yaylaya çıkan Yörükler tarafından kullanılmaya devam ediyor.
Akseki'nin bin 900 metre rakımlı Çimi Yaylası Kuyu mevkiinde bulunan kar obruğuna ulaşmak için daha önce sarp kayalardan zorla inilirken, hayırsever bir vatandaş tarafından yaptırılan 150 basamak merdiven ile ulaşım kolaylaştı. Dışarıda 30-35 dereceyi bulan sıcaklık karla dolu obruğun içerisinde eksilere düşüyor. Yörükler ise karı, kazma ve kesici aletler ile keserek çuval ve kovalarla obruktan çıkarıyor. Obrukta kış boyunca biriken kar, yaz aylarında da erimezken, yiyeceklerin saklandığı doğal buzdolabı olarak kullanılmaya devam ediyor.
Her yıl Manavgat ilçesinden gelip Çimi Yaylası'na çıkan 71 yaşındaki Hasan Arıcı, yaylaya gelen vatandaşların obruğu yaz aylarında "soğuk hava deposu" gibi kullandığını, hayvanlardan elde edilen peynir, yağ, çökelek ve yoğurt gibi ürünlerini burada saklandığını anlattı.
Obrukta eski ile yeni karın birbirine karıştığını ve hiçbir zaman bitmediğini dile getiren Arıcı, "Burada sıcaklık sıfırın altındadır. Büyükşehirlerde insanlar elektrikli soğuk hava depolarında yiyeceklerini içeceklerini saklarlarken, Toros Dağlarında Çimi Yaylası'nda yazın 80 hanede yaşayan insanlarımız ise peynir, yoğurt, çökelek, hatta etlerini obrukta saklar. Yani soğuk hava deposu gibidir. Çocukluğumdan beri buraya çıkarız. Ekim ayı sonlarına, kasım ayı başlarında Manavgat ilçesine döneriz. Peynirimizi, yağımızı bu obrukta saklarız. Zaten başka çaremiz yok. Aynı zamanda yayladaki evimizde elektrik ve buzdolabı olmadığı için buradan kar götürüp soğutarak içeriz. Yine pekmez ve bal ile karı karıştırıp kar aşı yapar yeriz" dedi.
"Dağın zirvesinden itibaren 80" metre
Obruğun bulunduğu yerin dağın zirvesinden itibaren yaklaşık 80-85 metre derinlikte olduğunu anlatan Arıcı, "Buranın derinliği tepeden itibaren 80-85 metre var. Obruğa bir metre genişliğinde daracık kayaların arasından inmeye başlıyorsun. Obruğa inen yerden itibaren yaklaşık 40 metre derinlik mevcuttur. Buraya kar üzerine kar yağar. Şu anda burada 10-15 metre civarında kar var. Çoğu zaman kar eski kar ile yeni kar karışır. Bazı zamanlarda kar az yağarsa dibine ulaşır. Burası doğal buz dolabıdır.
Yaylada yaşayan herkes buradan kar taşıyarak soğuk suyunu elde eder. Buradan Akseki'de, Manavgat ilçelerinde mevlitlerde, düğünlerde kar götürürler ve kullanırlar. Yaylada hayvancılıkla uğraşanlar peynirleri Mayıs ayından itibaren obruğa koymaya başlarlar. ekim, kasım ayına kadar burada durur. Yayladan dönerken herkes kendi peynirini yağını alır götürür. Kimse kimsenin peynirini, yağını almaz. Herkesin kendi malzemesi işaretlidir. Herkesin malı bellidir. Burada saklanan peynirin lezzeti tarif edilmez. Buradaki gelenek atalarımızdan kalan bir gelenektir. Asırlardır bu geleneğimiz devam ediyor" şeklinde konuştu.
İlçe halkından 60 yaşındaki Mevlüt Arıcı, kar obruğunun doğal buzdolabı olduğunu söyledi. Obruğun içerisinin bir klima çalışan ortam gibi olduğunu anlatan Arıcı, "Biz burada peynir, çökelek, yağ ve yoğurtlarımızı saklıyoruz. Aynı zamanda obrukta bulunan bu kardan da çok faydalanıyoruz. Buraya 150 basamak merdiven ile ulaşıyoruz. Bizim dilimizde buraya kar obruğu diyoruz. Atalarımız eskiden burayı kullanıyorlarmış. Bizde atalarımızdan kalan geleneği sürdürüyoruz. İnşallah bizden sonra gelecek olan nesillerde burayı kullanmaya devam edecek" dedi.
"Obruğun karı hiç erimez"
Obrukta bulunan karın hiç erimediğini söyleyen Arıcı, "Burada kar kolay kolay tükenmez. Bu yıl kar çok yağdığı için şu an yaklaşık 10 metre civarında daha kar var. Biz buradan karı kazmalar ve kesici aletlerle kesiyoruz. Poşetlerde, çuvallarda veya saklama kaplarına alıp Akseki, Manavgat ve köylerinde mevlitlerde ve düğünlerde şenliklerde kullanılmak üzere götürüp vatandaşlara ikram ediyoruz. Burası eksi derecede. 80 basamak yukarı merdivenleri çıkınca ise 35 derece sıcaklığa çıkıyorsun. Burası bu kadar farklı insanlara sunulmuş bir yer.
"Kar aşı" adı verilen tatlıda yapılıyor
Yaz aylarında eşi ile Çimi Yaylasına çıkan Ayşe Arıcı, "Obruktan aldığımız kar ile sadece sularımızın soğutulmasında değil, kar aşı da yapıyoruz. Buna şehirlerde karlama derler. Biz buna kar aşı diyoruz. Kar ile pekmezi karıştırınca mükemmel bir lezzet çıkıyor. Biz sürekli bunu yapıyoruz. Yaylaya misafirlerimiz gelince hemen kar obruğundan kar getirir pekmez ile karıştırır kendilerine ikram ederiz" ifadelerine yer verdi.
YORUMLAR