Haarp teknolojisi ve bilinmeyenleri
Editör: Karamanca
25 Eylül 2024 - 10:08 - Güncelleme: 25 Eylül 2024 - 10:35
Günümüzde, hava durumu ve doğal felaketler üzerindeki kontrol iddiaları, birçok komplo teorisinin merkezinde yer almaktadır. Bu teorilerin en dikkat çekici olanlarından biri, Alaska'da bulunan ve "Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı" (HAARP) olarak bilinen projeye yöneltilmiştir. HAARP, atmosferin üst katmanlarını, özellikle iyonosferi incelemek amacıyla kurulmuş bir araştırma tesisidir. Ancak, sadece bir araştırma projesi olmadığını, aynı zamanda hava durumu manipülasyonu ve doğal felaketler yaratma amacıyla kullanılan bir gizli silah olduğunu da düşünmemiz için çok sebebimiz var.
HAARP, Alaska'nın Gakona bölgesinde bulunan bir araştırma tesisidir ve ABD Hava Kuvvetleri, Donanma, Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) ve Alaska Üniversitesi tarafından ortaklaşa finanse edilmiştir. Tesisin amacı, iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını anlamak için yüksek frekanslı radyo dalgaları kullanarak deneyler yapmaktır. İyonosfer, dünya atmosferinin en üst katmanlarından biridir ve radyo dalgalarının yayılımında önemli bir rol oynar.
HAARP'ın yaydığı yüksek frekanslı radyo dalgaları, hava durumunu değiştirmek, depremler yaratmak, kasırgalar ve tsunamiler gibi doğal felaketlere neden olmak için kullanılabilir.
HAARP, atmosferdeki hava koşullarını değiştirmek için kullanılabilir. Radyo dalgalarının iyonosferi ısıtarak yüksek ve alçak basınç alanları yaratabilir ve bu şekilde hava durumu üzerinde kontrol sağlanabilir Bu tür bir teknoloji, tarım ürünlerini yok etmek, düşman ülkelerde doğal felaketler yaratmak ve küresel iklim değişikliğini hızlandırmak gibi stratejik amaçlarla kullanılabilir.
HAARP depremleri ve tsunamileri tetikleyebilir. HAARP'ın yaydığı dalgalar yer kabuğunda stres birikimine neden olabilir ve bu da büyük depremlere yol açabilir. Özellikle 2010 Haiti depremi ve 2011 Japonya tsunamisi gibi büyük felaketlerin HAARP tarafından tetiklendiği düşünülmektedir. Ayrıca Türkiye’de gerçekleşen 6 Şubat depremleri esnasında HAARP teknolojisini taşıyan geminin Akdeniz sahillerinde bulunması bu konudaki şüpheleri de artırmaktadır.
Daha da ileri giden tespitler yapabiliriz, HAARP'ın insan zihnini kontrol etmek için kullanılabileceğini öne sürebiliriz. HAARP'ın yaydığı radyo dalgaları, beyin dalgalarını etkileyerek insanların düşüncelerini ve davranışlarını manipüle edebilir. Bunun için gelişen nöropsikoloji alanına bir göz atmamız gerekir. Ayrıca reklamlar, sinema ve diziler yoluyla düşünce ve davranışlarımızın etkilenebildiğini görebiliyoruz. Ya da bir mağaza da koku yoluyla alışveriş isteğimiz artırılabiliyorsa bu teknolojinin insanın düşünce tarzını değiştirmeyeceğini iddia etmek fazla basite almak olacaktır.
HAARP'ın amaçlarının tamamen bilimsel araştırmalarla sınırlı olduğunu ve doğal felaketlere neden olabilecek bir kapasiteye sahip olmadığını belirtmişlerdir. İyonosferi incelemek ve radyo dalgalarının yayılımını anlamak için yapılan bu çalışmalar, haberleşme sistemlerinin geliştirilmesi ve GPS teknolojilerinin iyileştirilmesi gibi pratik uygulamalara da katkı sağlamaktadır.
HAARP, modern bilimin ve teknolojinin sınırlarını zorlayan önemli bir araştırma projesidir. Gerçek şu ki, doğal felaketler karmaşık jeolojik ve atmosferik süreçlerin sonucudur ve bunların kontrol edilmesi veya manipüle edilmesi günümüz teknolojisiyle ne kadar mümkündür tam bilgi sahibi değiliz. Doğaya bu tarz bir teknoloji ile müdahale edildiğinde öngörülemeyen olaylarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacaktır. Yeni bir Nuh Tufanı çok uzakta gözükmemektedir.
Haber & Yorum / Ata Korkut
HAARP, Alaska'nın Gakona bölgesinde bulunan bir araştırma tesisidir ve ABD Hava Kuvvetleri, Donanma, Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) ve Alaska Üniversitesi tarafından ortaklaşa finanse edilmiştir. Tesisin amacı, iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını anlamak için yüksek frekanslı radyo dalgaları kullanarak deneyler yapmaktır. İyonosfer, dünya atmosferinin en üst katmanlarından biridir ve radyo dalgalarının yayılımında önemli bir rol oynar.
HAARP'ın yaydığı yüksek frekanslı radyo dalgaları, hava durumunu değiştirmek, depremler yaratmak, kasırgalar ve tsunamiler gibi doğal felaketlere neden olmak için kullanılabilir.
HAARP, atmosferdeki hava koşullarını değiştirmek için kullanılabilir. Radyo dalgalarının iyonosferi ısıtarak yüksek ve alçak basınç alanları yaratabilir ve bu şekilde hava durumu üzerinde kontrol sağlanabilir Bu tür bir teknoloji, tarım ürünlerini yok etmek, düşman ülkelerde doğal felaketler yaratmak ve küresel iklim değişikliğini hızlandırmak gibi stratejik amaçlarla kullanılabilir.
HAARP depremleri ve tsunamileri tetikleyebilir. HAARP'ın yaydığı dalgalar yer kabuğunda stres birikimine neden olabilir ve bu da büyük depremlere yol açabilir. Özellikle 2010 Haiti depremi ve 2011 Japonya tsunamisi gibi büyük felaketlerin HAARP tarafından tetiklendiği düşünülmektedir. Ayrıca Türkiye’de gerçekleşen 6 Şubat depremleri esnasında HAARP teknolojisini taşıyan geminin Akdeniz sahillerinde bulunması bu konudaki şüpheleri de artırmaktadır.
Daha da ileri giden tespitler yapabiliriz, HAARP'ın insan zihnini kontrol etmek için kullanılabileceğini öne sürebiliriz. HAARP'ın yaydığı radyo dalgaları, beyin dalgalarını etkileyerek insanların düşüncelerini ve davranışlarını manipüle edebilir. Bunun için gelişen nöropsikoloji alanına bir göz atmamız gerekir. Ayrıca reklamlar, sinema ve diziler yoluyla düşünce ve davranışlarımızın etkilenebildiğini görebiliyoruz. Ya da bir mağaza da koku yoluyla alışveriş isteğimiz artırılabiliyorsa bu teknolojinin insanın düşünce tarzını değiştirmeyeceğini iddia etmek fazla basite almak olacaktır.
HAARP'ın amaçlarının tamamen bilimsel araştırmalarla sınırlı olduğunu ve doğal felaketlere neden olabilecek bir kapasiteye sahip olmadığını belirtmişlerdir. İyonosferi incelemek ve radyo dalgalarının yayılımını anlamak için yapılan bu çalışmalar, haberleşme sistemlerinin geliştirilmesi ve GPS teknolojilerinin iyileştirilmesi gibi pratik uygulamalara da katkı sağlamaktadır.
HAARP, modern bilimin ve teknolojinin sınırlarını zorlayan önemli bir araştırma projesidir. Gerçek şu ki, doğal felaketler karmaşık jeolojik ve atmosferik süreçlerin sonucudur ve bunların kontrol edilmesi veya manipüle edilmesi günümüz teknolojisiyle ne kadar mümkündür tam bilgi sahibi değiliz. Doğaya bu tarz bir teknoloji ile müdahale edildiğinde öngörülemeyen olaylarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacaktır. Yeni bir Nuh Tufanı çok uzakta gözükmemektedir.
Haber & Yorum / Ata Korkut
YORUMLAR