Bu tesis meselesinin perde arkasında neler var?
Dün, yaklaşık 10 kişilik bir grubun Karaman Futbol Kulübü tesislerine izinsiz girmesi iddiası üzerine ‘Baskın’ şeklinde haberler kamuoyuna yansırken, bugün kulüpten bir açıklama yapıldı.
Editör: Karamanca
04 Ekim 2022 - 14:07 - Güncelleme: 04 Ekim 2022 - 15:06
Açıklamada baskın veya saldırı gibi kelimler kullanılmazken, el altından görüntüler servis edilmek suretiyle baskın yapılmış havası oluşturulmaya çalışıldı. Belirtmek gerekirse görüntülerde, tesis içerisindeki koridorda yürüyen birileri var, o kadar. İçerisinde ‘Baskın’ düşüncesi oluşturacak arbede veya kavga olan başkaca görüntüler varsa da bilmiyoruz ancak, olsa idi herhalde çoktan servis edilmiş olurdu.
Peki, o grup tesiste ne yapıyordu veya ne işi vardı? Bunun resmi bir cevabı olmamakla birlikte; aralarında mesleki ustaların bulunduğu grup, tırpan ve tadilat için gerekli malzemeleri yazmaya gittiğini, kulüp yöneticileri de tesisin kendilerine kiraya verilmek istenmediğini dolayısıyla boşalttırmak adına gelindiğini iddia ediyor. Resmi açıklamanın tek yönlü (Sadece kulüp) olduğu durumlarda meseleyi tüm yönlü tahlil etmek en doğrusu olduğundan kaseti biraz geriye sarmamız gerekiyor.
Kulüpler belediyelerin öncelikli faaliyet kollarından olmadığından veya halktaki memnuniyeti basit tabirle bir yol, bir kaldırım gibi kalıcı olmadığından az rağbet gören bir iştir. Futbol kulübü kuran belediyelerin zamanla bunları kapattıkları görülmüştür. Geçmiş dönem Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan döneminde, belediyeye getirdiği maddi yük nedeniyle takımı kapatma fikri düşünülmüş ancak hayata geçirilmemişti. Bu dönemin Karaman Belediyesi yönetimi de aynı sıkıntılarla karşılaştığından olsa gerek, 3. Lige çıkarttığı takımı artan maliyetleri veya başkaca nedenlerinden dolayı satma kararı aldı.
Neyin kafası?
Takımın yeni sahipleri, mülkiyeti belediyeye ait olan ve şehir otogarının bitişiğindeki tesisi muhtemelen kirası karşılığında kullanarak kulübü işletmeye başladılar. Gelinen süreçte; kiracılıklarının devam etmesini isteyen kulübün belediyeye dilekçe ile müracaat ettiği ve belediye tarafından da tesisin amatör spor kulüplerinin kullanımına sunulacağı cevabı verildiği yönünde gayri resmi bilgiler mevcut. Buraya kadar normal olan her şey işte bundan sonra anormal bir hal almaya başlıyor. Tesisin elinden çıkacağı endişesine kapılan kulüp garip işler yapmaya başlıyor. Mesela ligden düşme sürecinde paranın gücünü kendisinde gördüğümüz kulübün, şehrin yöneticilerinden dertlenip ‘Atar’ yapması konuları manidar. Atara muhatap yöneticilerden bazılarının da bunca lafa karşın silik bir tabiatla yine bunlara sokulması ise daha da manidar.
Örneğin futbol tarihinde muhtarlarla veya denk gelirse seyirci olmanın ötesinde konuyla hiçbir alakası olmayanlarla toplantı yapan bir kulüp var mıdır? Ayrıca; tribünü doldurmak için örgütlü yapılardaki ömrünü tamamlamış isimlerden destek istemek ve tribünde ‘Mahalle teşkilatları burada’ havası oluşturmak neyin kafası. Maçı izlemeye gelen her siyasiyi fotoğraflattırıp paylaşarak ‘Bunlar da bizimle’ mesajı vermek hangi amaca hizmet ediyor. Zarafetten uzak, misafirlerini bir figür olarak gören bu davetler-toplantılar kimlere mesaj vermek için yapılıyor bunu iyice düşünmek gerekir. Acaba kulüp, ‘Biz güçlüyüz, bize bir şey yapamazsınız’ mı demek istiyor.
Kamu hepimizin, şirket ise bir ailenin
Neden Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın veya Fenerbahçe’nin her yönüyle takımını sahiplenen taraftarları vardır? Çünkü o takımların başkanını da yönetimlerini de delegasyon yani halk belirlediğinden, istenildiğinde yönetmeye talip olma hakkı vardır. Burada ise soyadı Han olan aile kimleri istiyorsa onlar yönetici! Onlarda söz sahibi halktır, burada Han’lar. Yani takım artık bir aile şirketi olmuşken, ticari kaygılarını memleket sedasıymış gibi dayatmak uyanıklıktan başka bir şey değildir. OSB’deki herhangi bir fabrika ne ise bu takım da odur bunu iyi anlamak lazım.
Kamudan bir destekleme yapılacaksa yüzlerce, binlerce kişiye ekmek kapısı olan bir işletmemi desteklenmelidir yoksa dar alanda kısa paslaşmalarla gününü geçiren bir aile mi? Belediye eğer doğru ise bu mülkü amatör spor kulüplerine yani kısıtlı maddi imkânlarla faaliyet gösteren kulüplere vermek istiyor, bunun neresi yanlış. Efendiler tesis belediyenin; yani Beyt’ül malın, yani Karaman’ın Karamanlının mülküdür. İşte başından itibaren olayın seyrini görenler ve bol bütçeyle demagoji rolünün oynandığı tiyatronun perde arkasını bilenler aynı yorumu yaparak Fuat Ergin'in ‘’Ustanın elinde muşta’’ parçasını dinliyor. Unutulmamalıdır ki; Karaman Futbol Kulübü ticari bir işletmedir, herhangi bir firmayla olan farkı ise kişilere belirli periyotlarla çekirdek çitleyerek vakit geçirme imkânı sağlamasıdır.
Öte yandan dönemin Belediye Başkanı Kamil Uğurlu, Belediye mülkü olan parklardaki işletmecileri çıkardığında ‘’Doğrusunu yaptı’’ diyenlerin, bugün ‘’Belediye yanlış yapıyor’’ demeleri de dikkatlerden kaçmıyor elbette.
Haber & Yorum / Karamanca.net /Behçet Rasimi
Peki, o grup tesiste ne yapıyordu veya ne işi vardı? Bunun resmi bir cevabı olmamakla birlikte; aralarında mesleki ustaların bulunduğu grup, tırpan ve tadilat için gerekli malzemeleri yazmaya gittiğini, kulüp yöneticileri de tesisin kendilerine kiraya verilmek istenmediğini dolayısıyla boşalttırmak adına gelindiğini iddia ediyor. Resmi açıklamanın tek yönlü (Sadece kulüp) olduğu durumlarda meseleyi tüm yönlü tahlil etmek en doğrusu olduğundan kaseti biraz geriye sarmamız gerekiyor.
Kulüpler belediyelerin öncelikli faaliyet kollarından olmadığından veya halktaki memnuniyeti basit tabirle bir yol, bir kaldırım gibi kalıcı olmadığından az rağbet gören bir iştir. Futbol kulübü kuran belediyelerin zamanla bunları kapattıkları görülmüştür. Geçmiş dönem Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan döneminde, belediyeye getirdiği maddi yük nedeniyle takımı kapatma fikri düşünülmüş ancak hayata geçirilmemişti. Bu dönemin Karaman Belediyesi yönetimi de aynı sıkıntılarla karşılaştığından olsa gerek, 3. Lige çıkarttığı takımı artan maliyetleri veya başkaca nedenlerinden dolayı satma kararı aldı.
Neyin kafası?
Takımın yeni sahipleri, mülkiyeti belediyeye ait olan ve şehir otogarının bitişiğindeki tesisi muhtemelen kirası karşılığında kullanarak kulübü işletmeye başladılar. Gelinen süreçte; kiracılıklarının devam etmesini isteyen kulübün belediyeye dilekçe ile müracaat ettiği ve belediye tarafından da tesisin amatör spor kulüplerinin kullanımına sunulacağı cevabı verildiği yönünde gayri resmi bilgiler mevcut. Buraya kadar normal olan her şey işte bundan sonra anormal bir hal almaya başlıyor. Tesisin elinden çıkacağı endişesine kapılan kulüp garip işler yapmaya başlıyor. Mesela ligden düşme sürecinde paranın gücünü kendisinde gördüğümüz kulübün, şehrin yöneticilerinden dertlenip ‘Atar’ yapması konuları manidar. Atara muhatap yöneticilerden bazılarının da bunca lafa karşın silik bir tabiatla yine bunlara sokulması ise daha da manidar.
Örneğin futbol tarihinde muhtarlarla veya denk gelirse seyirci olmanın ötesinde konuyla hiçbir alakası olmayanlarla toplantı yapan bir kulüp var mıdır? Ayrıca; tribünü doldurmak için örgütlü yapılardaki ömrünü tamamlamış isimlerden destek istemek ve tribünde ‘Mahalle teşkilatları burada’ havası oluşturmak neyin kafası. Maçı izlemeye gelen her siyasiyi fotoğraflattırıp paylaşarak ‘Bunlar da bizimle’ mesajı vermek hangi amaca hizmet ediyor. Zarafetten uzak, misafirlerini bir figür olarak gören bu davetler-toplantılar kimlere mesaj vermek için yapılıyor bunu iyice düşünmek gerekir. Acaba kulüp, ‘Biz güçlüyüz, bize bir şey yapamazsınız’ mı demek istiyor.
Kamu hepimizin, şirket ise bir ailenin
Neden Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın veya Fenerbahçe’nin her yönüyle takımını sahiplenen taraftarları vardır? Çünkü o takımların başkanını da yönetimlerini de delegasyon yani halk belirlediğinden, istenildiğinde yönetmeye talip olma hakkı vardır. Burada ise soyadı Han olan aile kimleri istiyorsa onlar yönetici! Onlarda söz sahibi halktır, burada Han’lar. Yani takım artık bir aile şirketi olmuşken, ticari kaygılarını memleket sedasıymış gibi dayatmak uyanıklıktan başka bir şey değildir. OSB’deki herhangi bir fabrika ne ise bu takım da odur bunu iyi anlamak lazım.
Kamudan bir destekleme yapılacaksa yüzlerce, binlerce kişiye ekmek kapısı olan bir işletmemi desteklenmelidir yoksa dar alanda kısa paslaşmalarla gününü geçiren bir aile mi? Belediye eğer doğru ise bu mülkü amatör spor kulüplerine yani kısıtlı maddi imkânlarla faaliyet gösteren kulüplere vermek istiyor, bunun neresi yanlış. Efendiler tesis belediyenin; yani Beyt’ül malın, yani Karaman’ın Karamanlının mülküdür. İşte başından itibaren olayın seyrini görenler ve bol bütçeyle demagoji rolünün oynandığı tiyatronun perde arkasını bilenler aynı yorumu yaparak Fuat Ergin'in ‘’Ustanın elinde muşta’’ parçasını dinliyor. Unutulmamalıdır ki; Karaman Futbol Kulübü ticari bir işletmedir, herhangi bir firmayla olan farkı ise kişilere belirli periyotlarla çekirdek çitleyerek vakit geçirme imkânı sağlamasıdır.
Öte yandan dönemin Belediye Başkanı Kamil Uğurlu, Belediye mülkü olan parklardaki işletmecileri çıkardığında ‘’Doğrusunu yaptı’’ diyenlerin, bugün ‘’Belediye yanlış yapıyor’’ demeleri de dikkatlerden kaçmıyor elbette.
Haber & Yorum / Karamanca.net /Behçet Rasimi
YORUMLAR