Başkan Öztürk: ''Lütufla gelen makamın beklentisi''
Editör: Karamanca
11 Eylül 2024 - 13:26 - Güncelleme: 11 Eylül 2024 - 13:32
AK Parti İl Başkanı Avukat Murat Öztürk, sosyal medya üzerinden yürütülen bazı tezviratlar dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Başkan Öztürk, ‘’Siyaset, her ne kadar dışarıdan bakıldığında yalnızca makamların bir mücadelesi gibi görünse de, özünde gerçekten de çözüm üretim noktasıdır. Hele ki yerel siyaset..’’ dedi.
Bir köyde su kesildiğinde, bir mahallede elektrikler söndüğünde ve şehrin hastanesinde bir problem olduğunda ilk aranan ismin yerel siyasetçi olduğunu belirten Başkan Öztürk, açıklamasında; ‘’Sorunların köklerine inmek, her biri farklı bir hikâye ve sıkıntı taşıyan insanlara çare olmak… İşte bu, yalnızca makamın verdiği güçle değil, insan olmanın, vicdanın ve fedakârlığın gerektirdiği bir mücadeleyle mümkündür. Bu yüzden yerelde siyasetle uğraşanlar, her gün çözüm üretebilmek adına; yol gösterir, dinler ve sabırla halkın talebinin yerine gelmesi için uğraşır.
Zira Karaman ölçeğindeki şehirlerde sorunlar daha dokunulur ve daha hissedilir durumdadır. Dolayısıyla anlatılan, yakınılan bir soruna karşı politika yaparak çare bulmakla birlikte, bazen de fiziki olarak sorunların yaşandığı noktada durmak ve o merkezden incelemek gerekir. Üzerine gerçekle bağdaşmayacak türlü sözlerin sarf edildiği, Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi ziyaretimiz gibi. Burada temiz vicdan sahibi herkes, yapılan ziyaretin şahsî bir emel için mi, yoksa halkın talepleri için mi çıktığına bakmış ve nihayetinde tarafımıza olumlu geri dönüşler yapmışlardır.’’ diye belirtti.
Gazetecilik kisvesi altında sosyal medya üzerinden kendisiyle alakalı tezvirat üretenlerin maksadının başka olduğunu ifade eden Başkan Öztürk, açıklamasının devamında ise şu ifadelere yer verdi;
‘’Fakat hemşerilerimizin sıkıntılarının giderilmesi yönündeki haklı talepleri iletmek üzere yaptığımız bu ziyareti, şahsi çıkarları için fırsata çevirmeye çalışanlar da olmuştur. Tıpkı gazetecilik kisvesine bürünerek emlakçılık işiyle uğraşan bir hemşerimiz gibi.
Bu hemşerimiz eleştirilerini süslerken de “siyaset çözüm üretme sanatıdır” diyerek, hiçbir çözüm sunmayan gerçek dışı bir tavır sergilemektedir. Oysa gerçekleştirdiğimiz kamu ziyaretleri de çözüm arayışının göstergesi değil midir? Halktan kopuk ve sadece laf üretmekle meşgul bu sözde gazeteci ile buna çanak tutanların, ne siyasetin ne de çözümün ne demek olduğunu anlamadığı ortadadır. Liyakat sahibi olup olmadığına bakmaksızın babasının görev yerinin değiştirilmesi konusunu hazmedemeyen, halka hizmet noktasında makam ve mevki seçme hakkını kendilerinde gören insanlardan da bu beklenir.
Sözde gazetecilik taslayan bu şahsın; babasının Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi'nde, daha önce hangi ilişkilerini kullanarak geldiği makamdan daha düşük bir göreve verilmesi, mesai saatleri içerisinde sosyal medya çığırtkanlığına ayırdığı zamanın bedeli olabilir! Gününün çoğunu sosyal medya platformlarında geçiren birinin, kurum içerisindeki pozisyonunun değiştirilmesi çalıştığı kurumun takdirinde isabetli bir karar değil midir? Kamu görevinde liyakat esastır; bu, bizlerin olduğu kadar babalarımızın da kaçamayacağı bir gerçektir. Kurumun önceki dönem rektörü ile olan eskiye dayalı samimiyetinizin, koltuğa ve haksız yükselişe yansıdığı muhatapların malumu.
Halkımız da, KMÜ kadroları da iyi bilir; Bahşedilen her şey, bir ipliğin ucunda asılıdır. Ne kadar parlak ve çekici görünse de, bir başkasının elinde tutulan bir lütuftur. O ip, gün gelir kopar ya da çekilir ve bahşedilenin ağırlığı altında bir boşluk belirir. Kendi emeğiyle örülmeyen hiçbir başarı kalıcı olamaz. Bahşedilen bir gün geri alınabilir; çünkü onun kökü toprağın derinliklerinde değil, yüzeyde gezinir. Rüzgârın yönü değiştiğinde kaybolur. Oysa hak edilmiş olan, rüzgâr ne kadar sert eserse essin, kökleriyle toprağı kucaklar ve asla kaybolmaz.
Velhasıl size makam veren değiliz, makamdan alan da değil.. Baba-oğul, lütfen kendinize başka meşguliyet bulun. Kamu personelliği ve sözde gazetecilik yanında “emlakçılık” işinizin kaydı olup olmadığı, bundan gelir elde edip etmediğiniz ve yasal vergilerin ödenip ödenmediğinin açıklamasını bekler, Kamuoyuna Saygılarımızı sunarız.’’
Bir köyde su kesildiğinde, bir mahallede elektrikler söndüğünde ve şehrin hastanesinde bir problem olduğunda ilk aranan ismin yerel siyasetçi olduğunu belirten Başkan Öztürk, açıklamasında; ‘’Sorunların köklerine inmek, her biri farklı bir hikâye ve sıkıntı taşıyan insanlara çare olmak… İşte bu, yalnızca makamın verdiği güçle değil, insan olmanın, vicdanın ve fedakârlığın gerektirdiği bir mücadeleyle mümkündür. Bu yüzden yerelde siyasetle uğraşanlar, her gün çözüm üretebilmek adına; yol gösterir, dinler ve sabırla halkın talebinin yerine gelmesi için uğraşır.
Zira Karaman ölçeğindeki şehirlerde sorunlar daha dokunulur ve daha hissedilir durumdadır. Dolayısıyla anlatılan, yakınılan bir soruna karşı politika yaparak çare bulmakla birlikte, bazen de fiziki olarak sorunların yaşandığı noktada durmak ve o merkezden incelemek gerekir. Üzerine gerçekle bağdaşmayacak türlü sözlerin sarf edildiği, Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi ziyaretimiz gibi. Burada temiz vicdan sahibi herkes, yapılan ziyaretin şahsî bir emel için mi, yoksa halkın talepleri için mi çıktığına bakmış ve nihayetinde tarafımıza olumlu geri dönüşler yapmışlardır.’’ diye belirtti.
Gazetecilik kisvesi altında sosyal medya üzerinden kendisiyle alakalı tezvirat üretenlerin maksadının başka olduğunu ifade eden Başkan Öztürk, açıklamasının devamında ise şu ifadelere yer verdi;
‘’Fakat hemşerilerimizin sıkıntılarının giderilmesi yönündeki haklı talepleri iletmek üzere yaptığımız bu ziyareti, şahsi çıkarları için fırsata çevirmeye çalışanlar da olmuştur. Tıpkı gazetecilik kisvesine bürünerek emlakçılık işiyle uğraşan bir hemşerimiz gibi.
Bu hemşerimiz eleştirilerini süslerken de “siyaset çözüm üretme sanatıdır” diyerek, hiçbir çözüm sunmayan gerçek dışı bir tavır sergilemektedir. Oysa gerçekleştirdiğimiz kamu ziyaretleri de çözüm arayışının göstergesi değil midir? Halktan kopuk ve sadece laf üretmekle meşgul bu sözde gazeteci ile buna çanak tutanların, ne siyasetin ne de çözümün ne demek olduğunu anlamadığı ortadadır. Liyakat sahibi olup olmadığına bakmaksızın babasının görev yerinin değiştirilmesi konusunu hazmedemeyen, halka hizmet noktasında makam ve mevki seçme hakkını kendilerinde gören insanlardan da bu beklenir.
Sözde gazetecilik taslayan bu şahsın; babasının Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi'nde, daha önce hangi ilişkilerini kullanarak geldiği makamdan daha düşük bir göreve verilmesi, mesai saatleri içerisinde sosyal medya çığırtkanlığına ayırdığı zamanın bedeli olabilir! Gününün çoğunu sosyal medya platformlarında geçiren birinin, kurum içerisindeki pozisyonunun değiştirilmesi çalıştığı kurumun takdirinde isabetli bir karar değil midir? Kamu görevinde liyakat esastır; bu, bizlerin olduğu kadar babalarımızın da kaçamayacağı bir gerçektir. Kurumun önceki dönem rektörü ile olan eskiye dayalı samimiyetinizin, koltuğa ve haksız yükselişe yansıdığı muhatapların malumu.
Halkımız da, KMÜ kadroları da iyi bilir; Bahşedilen her şey, bir ipliğin ucunda asılıdır. Ne kadar parlak ve çekici görünse de, bir başkasının elinde tutulan bir lütuftur. O ip, gün gelir kopar ya da çekilir ve bahşedilenin ağırlığı altında bir boşluk belirir. Kendi emeğiyle örülmeyen hiçbir başarı kalıcı olamaz. Bahşedilen bir gün geri alınabilir; çünkü onun kökü toprağın derinliklerinde değil, yüzeyde gezinir. Rüzgârın yönü değiştiğinde kaybolur. Oysa hak edilmiş olan, rüzgâr ne kadar sert eserse essin, kökleriyle toprağı kucaklar ve asla kaybolmaz.
Velhasıl size makam veren değiliz, makamdan alan da değil.. Baba-oğul, lütfen kendinize başka meşguliyet bulun. Kamu personelliği ve sözde gazetecilik yanında “emlakçılık” işinizin kaydı olup olmadığı, bundan gelir elde edip etmediğiniz ve yasal vergilerin ödenip ödenmediğinin açıklamasını bekler, Kamuoyuna Saygılarımızı sunarız.’’
YORUMLAR