''Artık sandık milletin önüne konulmalıdır''
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM'de 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinde gerçekleştirdiği konuşmada, "Bu iktidar, ilk seçimde tecelli edecek milletin kararına hukuk dışı yöntemlerle direnmeyi amaçlamaktadır. Bu şahsi beka direnişi tarihin hiçbir döneminde başarılı olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Bu yüzden artık sandık milletin önüne konulmalıdır, kararı halk vermelidir. Kararı millet vermelidir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri başladı. CHP Grubu adına kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bugün milletimiz kendi menfaatini Türkiye'nin menfaatinin üstünde gören bir iktidara ve onun adaletsiz politikalarına muhataptır. Yerel seçimlerden bu yana tam da bu amaçla hem bize hem de millete suni gündemler dayatılmaktadır. Önce 'yeni anayasa' denilerek gerçek gündeme sis etkisi yapacak yapay bir tartışma başlatıldı, 86 milyon insan yalnızca tek bir kişinin siyasi ikbalinin anayasal kılıfa uydurulması için meşgul edildi. Bunun için Anayasa'nın ilk 4 maddesi bile hedef alındı, tartışmaya açılmaya çalışıldı. Bu tartışmayla vatandaşın gerçek gündemi ve gerçek sorunları üzerine bir sis perdesi çekilmek istendi. Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi şekerle kaplanan zehri yutmamış, millete de yutturmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi mevcut Anayasa'ya uymayanlarla Anayasa masasına oturmamıştır, oturmayacaktır. İktidar bundan sonuç alamayınca, millet hayat pahalılığı altında ezilirken, kadınlar, çocuklar, bebekler şiddete uğrarken dikkatleri başka yöne çekmek için 'İsrail bize saldıracak' tartışmasını başlatmayı tercih ettiler. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunun anlatılması için Mecliste kapalı oturum talep etti. Kamuoyunun bilmediği hiçbir şeyin söylenmediği kapalı oturumla kurmaca ortaya çıktı ve bu gündem üzerinden vatandaşın sırtına yeni vergiler yüklemeyi de amaçlayan kanun teklifi dahi geri çekildi. Ardından 'Türkiye'de Kürt sorunu yoktur' diyen iktidar 'Öcalan gelsin, Mecliste konuşsun, bu iş çözülsün' diyerek başka bir tartışmayı başlatmayı tercih etti. 'Ben yaptım oldu' anlayışıyla yeni bir dayatma içine girdiler. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi tarihsel birikimiyle Kürt sorununun çözümünün doğru tarifini Türkiye'nin önüne koymaktadır. Bu sorun demokratik, barışçıl yollarla mutlaka çözülmelidir. Önerimiz, samimi, şeffaf, toplumsal mutabakata dayalı bir sürecin, hiçbir aktör dışlanmadan, 86 milyonu temsil eden Meclis zemininde yürütülmesidir. Cumhuriyet Halk Partisi aynı zamanda, şehit aileleri ve gazilerin rızasının alınmadığı, onların 'Evet' demeyeceği hiçbir sürecin de içinde olmayacağını daha ilk günden ifade etmiştir" dedi.
'BU BİR SİYASİ HAZIMSIZLIKTIR'
Özel, belediyelere kayyım atanmasıyla ilgili, "Partimiz Cumhuriyet Halk Partisi, DEM Parti, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Yeniden Refah Partisi, Emek Partisi ve Türkiye İşçi Partisi kayyım düzenlemesinin kaldırılması için Meclise ortak bir kanun teklifi verdi. Milliyetçi Hareket Partisi'nin de bu alanda bir düzenleme talebini dile getirmesini çok önemli bulduğumu ifade etmek isterim. Kanun teklifine verilecek destek ya da amaca matuf yapılacak ortak bir çalışma bu hukuksuzluğu ortadan kaldıracak ve Türkiye'nin önünü açacaktır. Artık bu demokrasi ayıbına son vermenin zamanı gelmiştir. Belediyelerimize yapılan saldırıların en ağırı şüphesiz kayyımlardır ama bununla sınırlı değildir. Milletin gönlünden düşen iktidar, belediyelerimize karşı her alanda topyekün bir saldırı başlatmıştır. Seçim gecesi 22 yıl sonra ilk defa kaybeden Sayın Erdoğan balkona çıkıp 'Dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz' dese de milletin bu beklemediği davranışıyla dikleşmeden bir an bile durmamaktadır; bu bir siyasi hazımsızlıktır. İktidar bu hastalığını tedavi etmek yerine, kendine oy vermeyen seçmenleri cezalandırmayı, millete adeta meydan okumayı tercih etmektedir. Milletin gönlünden düşersiniz, geri kazanmanın yolu çalışmaktır. Milletin gönül kapısı kendini anlayana, çalışana, anlamaya çalışana açıktır ama milleti yok sayarsanız, onun kararlarına direnirseniz gözünden düşersiniz, işte bunun çaresi yoktur. AK Parti bu yaptıklarıyla milletin gözünden düşmüştür. Geçen hafta Tayyip Bey 'Cumhuriyet Halk Partisi nasıl oluyor da bu kadar oy alabiliyor, bu kadar belediye kazanabiliyor?' demekteydi. Nasıl bu kadar belediye kazandığımızı söylerken derin bir sorgulama içinde olduğunu samimiyetle ortaya koymuştur, haksız da değildir. Sayın Erdoğan da ölçmektedir, biz de ölçüyoruz. Tayyip Bey'in şaşırdığı, 31 Mart sonuçları değil, 31 Ekim sonuçlarıdır" ifadelerini kullandı.
'30 BİN LİRANIN ALTINDA YOKUZ'
Özel, 2025 yılı asgari ücret taleplerini yineleyerek, "Diğer yandan, asgari ücrete adaletli bir zam talebi 3 büyük işçi sendikası konfederasyonunun ortak talebidir. DİSK'in, TÜRK-İŞ'in, HAK-İŞ'in söyledikleri artık alın terinin daha fazla sömürülmemesine yöneliktir. Bugün için asgari ücretlinin gerçek enflasyonu yüzde 80'i aşmışken yani bir asgari ücretlinin standart harcamaları bir yıl öncesine göre yüzde 80 artmışken, TÜİK enflasyonu bile yüzde 47'yken işçiye yüzde 25-30 zammın makul olduğunu ifade eden insafsızlar vardır. Aç kalan asgari ücretli bu rakamlara alıştırılmaya çalışılmaktadır, biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Parti'sinin 2025 yılının sadece ilk yarısı için asgari ücret önerisi 30 bin liradır. 'Bizim asgari ücret teklifimiz 30, bunun altında yokuz' demekteyiz" diye konuştu.
En düşük emekli maaşının bir asgari ücret olması gerektiğini de vurgulayan Özel, "Şimdi, emeklilerimize karşı yeni bir ihanet planının içinde olanlar var. En düşük emekli maaşının 13 bin 500 ile 15 bin lira arasında olmasını dillendirmeye kalkıyorlar, 2025 yılında da açlık sınırının altında kalsın istiyorlar. Torununa harçlık veremeyen, yılda bir kez memleketine bile gidemeyen, pazar dağıldıktan sonra ezilmiş sebze meyveleri toplarken yüzünü kapayan emeklileri görmüyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tartışmasız talebimiz şudur: Emekliye geçim haktır, bir asgari ücret şarttır" dedi.
'İNSANCA BİR REJİM KURMANIN ZAMANIDIR'
Suriye'deki gelişmelerle ilgili konuşan Özel, Suriyelileri temsil eden bir hükümetin kurulması gerektiğini ifade ederek, "Komşumuz Suriye'yi senelerdir otoriterlikle yöneten Esad dün devrildi, tıpkı Irak'ta, tıpkı Libya'da olduğu gibi. Atatürk'ün bir tek adam rejimi değil, otoriter bir rejim değil de bizlere demokratik bir cumhuriyet bırakmasının, her ne kadar yıpratılsa, aşındırılsa da ayakta olan kurumları ve kurallarıyla bir demokrasiyi bize emanet etmiş olmasının önemini bir kez daha hatırlamakta fayda var. Yanı başımızda bir ülke paramparça hâle geldi, her parça bir başka küresel gücün elinde oyuncak olma riskiyle karşı karşıya. Şimdi, artık, Suriye'de daha fazla kan dökülmeden, iç savaşı kesin bir şekilde sonlandırmanın, tüm Suriyelileri temsil eden bir geçiş hükûmeti kurmanın zamanıdır. Suriye'de şimdi yaraları sarmanın, demokrasiyi inşa etmenin, insanca bir rejim kurmanın zamanıdır. Biz Suriye halkı için iyi olanın yanındayız. Biz Suriye'nin komşularını, bölgedeki uluslararası aktörleri iç savaşın bitirilmesine katkı vermeye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı tüm Suriye'yi temsil edecek demokratik bir rejimin kurulmasına yardımcı olmaya çağırıyoruz" diye konuştu.
'BU BÜTÇE, UÇAKLARDAN KONVOY YAPANLARIN BÜTÇESİDİR'
2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesini eleştiren Özel, "Bu bütçe kimin bütçesi biliyor musunuz? Bu bütçe maaşları asgari ücretle eşitlensin diye 66 milyar bulunamayan emeklilerin değil, 701 milyar lira vergisi silinen zenginlerin bütçesidir. Bu bütçe atanmayan öğretmenler için kaynak yaratma bütçesi değil, ihalelere servet transfer etme bütçesidir. Bu bütçe sözde tasarruf yapmak için bir öğün yemek verilmeyen yoksul öğrencilerin değil, lüks araçların yanı sıra artık uçaklardan konvoy yapanların bütçesidir. Bu bütçe açlık sınırının altında maaşla geçinen emeklinin, asgari ücretlinin değil, bugüne kadar Kur Korumalı Mevduat'tan 1.8 trilyon lira ödenenlerin bütçesidir. Bu bütçe staj ve çıraklık mağdurlarının, emeklilikte adalet isteyenlerin değil, kamuda 3-4 kıyak maaş alanların, yönetim kurulu üyeliği kapanların bütçesidir. Bu bütçe hakkı olan desteği alamadığı için ürünü tarlada kalanların, ürününü yola dökenlerin değil, adrese teslim ihaleler verilenlerin, teşviklerle semirtilenlerin bütçesidir. Bu bütçe ekmek parası için yerin yüzlerce metre altında ter döken madencilerin değil, 'Madencilerin fıtratında ölüm var' diyenlerin bütçesidir. Bu bütçe yoksulluk nedeniyle derme çatma bir barakada yanarak ölen 5 kardeşin değil, 'Yoksulluğa isyan etmeyin, sabredin' derken lüks makam arabalarından sıra sıra dizenlerin bütçesidir. Bu bütçe depremzedelerin bütçesi değil, rezerv alan uygulamasıyla rant peşinde koşanların, tevazunun değil kibrin ve şatafatın bütçesidir" dedi.
'BU ÜLKEYİ AYAĞA KALDIRMAYA GELİYORUZ'
Özel, konuşmasına şöyle devam etti:
"Millet 31 Mart seçimlerinde Türkiye'de bir iktidar değişim sürecini başlatmıştır. İktidara düşen, milletin iradesine saygı duymaktır. Saygı duymamanın iktidara da, millete de hiçbir faydası yoktur. Bu yanlış yoldan bir an önce dönülmeli, kayyım atayarak, hukuktan uzaklaşarak, yoksulları ezerek bu ülkeye daha fazla zarar verilmemelidir. Bu ülkenin insanına daha fazla yazık edilmemeli, Türkiye hızla hukuka dönmeli, adalet hakim kılınmalı, Meclis'in seçilmiş bir milletvekili daha fazla hapiste tutulmamalı, gençler konuşmalı, itiraz edebilmeli, kayırmacılığa son verilmeli, mülakat derhal kaldırılmalı, eğitimde bilim esas alınıp her ne kadar ihtiyaç varsa o kadar öğretmen atanmalı, emekli, asgari ücretli, memur artık hakkını almalıdır. Demokratik bir ülkede iktidardan bunları yapması beklenir. Ama bu iktidar, ilk seçimde tecelli edecek milletin kararına hukuk dışı yöntemlerle direnmeyi amaçlamaktadır. Bu şahsi beka direnişi tarihin hiçbir döneminde başarılı olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Bu yüzden artık sandık milletin önüne konulmalıdır, kararı halk vermelidir. Kararı millet vermelidir. Bu millete daha fazla zulüm edilmemelidir. Biz bunları yapmaya geliyoruz. Gülmeyen yüzleri güldürmeye, doymayan karınları doyurmaya, olmayan adaleti getirmeye, eşitliği getirmeye geliyoruz. Bu ülkeyi ayağa kaldırmaya geliyoruz. Yüzyıl önce olduğu gibi yine kurtarmaya, yine halkın iktidarını kurmaya geliyoruz."
YORUMLAR