Hüzün değil, Dert ayıdır Eylül
2020’nin 8 ayını çığlarla, depremlerle, sellerle, yangınlarla, şehit haberleriyle, virüs tehdidiyle üst üst gelen felaketlerle tamamladık. Eğer 4 ay daha ölmeden yaşarsak 2021’yi de görmüş olacağız.
2020’de tüm dünyayı tehdit altına alan ve birçok insanın hayatını kaybetmesine neden olan Covid-19 salgını ülkemizde de etkisini sürdürüyor. Mart ayıyla birlikte sosyal mesafe+maske ve hijyen üçlüsü hayatımızın vazgeçilmezi oldu. Yazla birlikte hem Karaman hemde Türkiye’de tedbirsizlik ve kural tanımamazlık yüzünden vaka ve ölüm oranları yükselişe geçti. Vaka sayılarının artışa geçmesiyle birlikte hem ülke genelinde hemde iller bazında yeni tedbirler alındı. Eski alışkanlıklarımızın yerini maskeli, mesafeli alışkanlıklar almaya başladı. Oysaki geçmiş yıllarda yazla birlikte düğün-dernek gezer, sahillerde denizden çıkmazdık. Bu yıl yine düğün-dernekler yapıldı. Yine tatiller yapıldı. Ancak tedbirsizlik ve kuralsızlık nedeniyle düğünlere, tatillere gidenlerin çoğu koronavirüs hastalığına yakalandı. Hal böyle olunca düğünler bazı illerde nikah bazında ve bir saati geçmeyecek şekilde kısıtlandırıldı.
Yılın 8 ayını böyle geçirdi Türkiye. Bugün yeni bir ay başladı. Şairlerin hüzün, hazan, sarı sonbahar dediği Eylül ayındayız. Eylül bize göre hüzünden ziyade kış telaşesinin başladığı günlerdir.
Anadolu’da Eylül ayıyla birlikte herkesi bir kış hazırlığı telaşı sarar. Yemeklerimizin vazgeçilmez lezzeti salçalar için domatesler kasa kasa alınır. Yıkanır, doğranır ve odun ateşinde leğenlerde kaynamaya başlar. Zor ve meşakkatli bir hazırlıktır bu. Buğdaylar, bulgur olmak için kazanlarda kaynar, kurutulur, taş değirmende öğütülür. Diğer yanda yine kış mevsiminde mutfaklarda kullanılmak üzere taze fasulye, patlıcan, biber ve kabaklar dilim dilim doğranıp evlerin balkonlarında, bahçelerinde kurutulmaya bırakılır. Eskilerden gelen bir adettir bu.
Çünkü geçmişte yaz sebze ve meyvelerini kışın bulmak imkânsızdı. Bu nedenle hanımlar böyle bir çözüm bulmuşlar. Günümüzde her sebze ve meyveyi kış mevsiminde de bulmamız mümkün ancak hormonlu gıdaların ne tadı, ne de tuzu var. Bu nedenli bu adetlerimiz günümüzde de halen devam ettiriliyor. Hanımların kış hazırlığı telaşı bununla da bitmez tabi. Sofraların vazgeçilmezi turşular, konservelerde bu ayda hazırlanıp dolaplara yerleştirilir.
Kış hazırlıklarının yanı sıra Eylül ayı okulların açılma sezonuydu. Okul ihtiyaçları bütçeyi sarssa da tatlı ve heyecanlı telaşlar. Virüs nedeniyle bu yıl yeni eğitim-öğretim uzaktan eğitimle 31 Ağustos’ta başlasa da 21 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlayacağını Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk açıkladı açıklamasına da salgın ortamında velilerin çocuklarını okula gönderme konusundaki tereddütleri var.
Çünkü çocuklara sosyal mesafeyi, hijyeni, maske alışkanlığını her ne kadar öğretmeye çalışsan da çocuktur bu. Arkadaşlarıyla oynamak, şakalaşmak isteyecektir elbet. Bakalım 21 Eylül’e kadar daha ne gibi yeni kararlar, tedbirler alınacak yaşayıp göreceğiz. Eylül ayı anlayacağınız hüzünden çok dert ayı. Ne kışı, ne baharı, ne de yazı anladık.. Sen güzelliklerle gel bari sonbahar…