Başkan Ünüvar'ın çağrısına kulak verilmeli
Karaman’da son günlerde özellikle gençlerin karıştığı kavga, cinayet, hırsızlık ve yaralama olaylarını medyadan okuyup, duydukça hepimizin aklına ‘gençlik nereye gidiyor’ sorusu geliyor.
Çocuk sahibi olmak çok büyük bir sorumluluk gerektirir. Anne-Baba olmak kendinden çok çocuğunun geleceğini düşünmeyi gerektirir. Her ebeveyn çocuklarını topluma faydalı bireyler olarak yetişmeleri, kavgadan, gürültüden, kötü niyetli insanların istismarından korumak için çabalar. Ancak günümüz koşullarında ekonomik ve sosyal açıdan anne-babaların yetersiz kaldığı bir noktadayız. Çocuklarına iyi bir gelecek verebilmek için anne de baba da çalışmak zorunda. Bu durumda da çocuklar evde tek başlarına ya da aile büyüklerinin himayesinde büyümek zorunda kalıyor. Anne ve babasıyla ortak bir hayat yaşayamayan çocuk da dışarıdaki tehlikelere karşı savunmasız kalıyor.
Anne-babanın iş, ekonomik koşullar ya da ilgisizlikleri gençlerimizi yanlış arkadaş edinmeye veya geri dönülmesi mümkün olmayan adımlar atmaya itiyor. Hal böyle olunca da hemen hemen her gün kentte meydana gelen hırsızlık, yağma, bıçaklı ve silahlı kavgaların baş aktörleri de bu gençlerimiz oluyor maalesef.
Çoğunlukla yaşları 15 ila 25 arasında değişen bu gençler bir anlık öfkelerinin kurbanı olup cezaevinin kapısında buluyor kendilerini. Sadece bu ay içerisinde Karaman’da yaşanan silahlı ve bıçaklı kavgalarda 3 cinayet işlendi. Üç hayat solup gitti. Bu üç cinayette de zanlıların yaşlarının 16 ila 30 arasında olması bu konudaki endişelerimizin haklılığını da ortaya koyuyor.
Gençlerin kanlarının deli aktığı dönemlerden geçiyoruz. Bu gençlerin çoğunluğunu ise ebeveynleri boşanmış, anne veya babadan birisi vefat etmiş ya da anne-baba fabrikada vardiyalı çalışan çocuklar oluşturuyor. Haliyle anne ve baba eksikliği çeken çocuklarda bir başıboşluk hâkim olmaya başlıyor bunun sonucunda ise yanlış ve tehlikeli adımlar atmaları da kaçınılmaz hale geliyor.
Anne ve babasından beklediği ilgiyi, alakayı göremeyen çocuk kendisine kol kanat gerecek rol modeller aramaya başlıyor. Çoğu zaman da yanlış ve tehlikeli arkadaşlıklar kurdukları için suç teşkil edecek olaylara da dâhil olmaları kaçınılmaz hale geliyor.
Dün haber sitelerinde MHP İl Başkanı Mahmut Ünüvar’ın açıklamalarını okudum. Ünüvar’ın tespitlerine katılmamak elde değil. Ünüvar, ikamet kurşunlama, hırsızlık, yağma, silahlı veya bıçaklı kavga gibi asayiş olayları incelendiğinde bu suçlara karışan isimlerin çoğunun 15 ila 25 yaş grubundaki 250 ila 300 kişilik bir genç grubu oluşturduğunu ifade etmiş ve bunun önüne geçilmesi için de sorunun enine boyuna tartışılacağı ve çözüm yolu bulunabileceği bir çalıştay yapılması fikrini ortaya atmış ki bence yerinde bir karar olur.
Bu gençlerimizi kurtarmak, topluma daha faydalı bireyler olarak kazandırmak için acilen önlem alınması ve bazı adımlar atılması gerekiyor. Bu önlemlerin başında ise eğitim geliyor. Çocuklarımızın korunması için doğru eğitim şart. Karaman’ın artık kanayan bir yarası durumuna gelen bu gençlerimize daha iyi bir gelecek sağlayabilmek adına somut adımlar atılmalı. Bu adımı tek bir kurumdan beklemek haksızlık olur. Bunun için Karaman Valiliği’nin öncülüğünde Emniyet, Jandarma, Savcılık, Belediyeler, Üniversite, OSB, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, Müftülük, Milli Eğitim ve diğer ilgili kurumların da katılımıyla yapılacak bir Çalıştay’da en azından konunun daha derinlemesine ele alınmasına ve bu gençlerin topluma faydalı bireyler olarak kazandırılması için nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda ortak akıl yürütülebilir.
Gençlerin şiddete eğilimi günümüzde önemli bir sorundur ve bu soruna biran önce el atılmalıdır. Bu konu tek bir siyasi partinin veya kurumun meselesi olarak da görülmemeli ve üzerinde hassasiyetle durulmalıdır. Karaman’da her kesimin elini taşın altına koyması gereken bir sorundur.
Çalıştay’ın ana başlıklarının oluşturulması için Karaman’ın en yetkili isimlerinin bir araya gelip fikir alışverişinde bulunmaları gerek. Bu şehirde yaşayan herkesin ortak fikri gençlerimizin giderek daha da karanlık bir yola saptıklarıdır. Onları bu karanlık ve tehlikeli yoldan geri döndürmek topluma daha faydalı bireyler olarak kazandırmak yine bu kentin yöneticilerine ve bizlere düşer.
Ama düzenlenecek bu çalıştay söz de değil akılda da kalmalı. Bir salonda toplanıp konuşmacıların hazırladığı metinler ya da fikirler dinleyenlerin kulağında da aklında da kalıcı olmalı. Çalıştay sadece birkaç uzmanın öne sürdüğü bildirgelerden ibaret olmamalı. Somut adımlar da atılmalı. Çalıştay’dan çıkacak fikirler üzerinde çalışılmalı ve bu gençlerin topluma kazandırılması için kalıcı çözümler bulunmalı.