Fırsatçılıkla imtihanda sınıfta kaldık
Hayatın her alanında karşımıza çıkan bir kavram var: Oportünizm yani Fırsatçılık. Basitçe anlatmak gerekirse, oportünizm, insanların ya da kurumların kendi çıkarları için fırsatları ahlaksızca değerlendirmesidir. Yani kısaca oportünizm bizim örf, adet ve inanışlarımıza göre alenen AHLAKSIZLIK olarak değerlendirilebilir.
Mesela son yıllar da borsa bu ahlaksızlığın en çok yaşandığı alanlardan birisidir. Bazı büyük yatırımcılar, halka açık olmayan özel bilgileri kullanarak hisse senedi alıp satarlar. Bu sayede, piyasa manipülasyonları yaparak büyük kazançlar elde ederler. Birkaç yıl önce büyük bir ilaç şirketinin yöneticisi, yeni bir ilacın onaylanacağı bilgisini önceden öğrenip bu hisselerden almış, ilaç onaylanınca hisseler fırlamış ve büyük kazanç sağlamıştır. Bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir.
İş dünyasında da oportünizmi sıkça görürüz. Kısa vadeli kazançlar için çevreyi kirleten ya da çalışanlarına kötü davranan şirketler bunun tipik örnekleridir. Ya da bir fabrika sahibinin kendi fabrikasını yaktığı ve sigortadan yüksek bir tazminat aldığı gibi durumlarla karşılaşılabilir bu da oportünizmdir. İşçinin haklarını vermemek ve işçinin hakkını yemek de oportünizmdir. Üretim yaptığın ve ilk kuruluş varlığını borçlu olduğun şehre sırtını dönmek de oportünizmdir.
Politika alanında da oportünizm oldukça yaygındır. Politikacılar seçim dönemlerinde büyük vaatlerde bulunur, ama seçildikten sonra bu vaatleri unuturlar. Bu durum, hem halkın güvenini zedeler hem de toplumsal huzursuzluk yaratır. Sadece vaat verilip yerine getirilmemesi değil, hiçbir vaat verilmemesi de oportünizmdir. Halkı promosyonla kandırmak, işe alım vaatleri verip göstermelik işe alımlar yapmak, şahsi çıkarları için kurumu borca sokmak da oportünizme girer.
Oportünizm sadece büyük işlerde ya da politikada değil, günlük yaşamda, komşuluk, akrabalık, dostluk ve aile ilişkilerinde de kendini gösterebilir.
Bir komşunuzun sürekli sizin iyi niyetinizi kullanarak çeşitli taleplerde bulunduğunu düşünün. Örneğin, her seferinde marketten bir şey almanızı isteyip, bir türlü ödeme yapmaması ya da borç alıp geri vermemesi. Bu tür davranışlar, komşuluk ilişkilerini zedeler ve güven duygusunu yok eder.
Esnaflar arasında da buna rastlarız. Komşu esnafın müşterisini çalmaya çalışmak, komşu esnafın rızası dışında onun itibarından faydalanmak da oportünizmdir.
Akrabalar arasında da oportünizm sıkça görülebilir. Örneğin, bir miras paylaşımında hakkından fazla pay isteyen bir akraba, diğer akrabaların hakkını göz ardı ederek kendi çıkarını ön planda tutar. Bu durum, aile bağlarını zayıflatır ve uzun süreli anlaşmazlıklara yol açar.
Dostlar arasında da oportünizm örnekleri bulunabilir. Örneğin, bir arkadaşınızın sürekli sizin kaynaklarınızı (zaman, para, eşyalar) kullanıp, karşılığında hiçbir şey sunmaması, dostluk ilişkilerini yıpratır ve dengesiz bir ilişki yaratır.
Aile içinde de oportünizm görülebilir. Örneğin, bir kardeşin diğer kardeşlerinin fedakarlıklarını sürekli kendi lehine kullanması, aile içinde huzursuzluk yaratır. Bir ebeveynin sürekli çocuklarından çıkar sağlama çabası da bu kapsamda değerlendirilebilir.
Oportünizmin devlet ve millet üzerindeki etkilerine gelince, devletlerdeki oportünist davranışlar, öncelikle güven erozyonuna yol açar. Vatandaşlar, kararların kişisel çıkarlar doğrultusunda alındığını düşünerek devlete olan güvenlerini yitirirler. Bu durum, yolsuzluk ve rüşvet gibi olumsuz uygulamaların yaygınlaşmasına zemin hazırlar. Kamu kaynaklarının kişisel çıkarlar için kullanılması, devletin etkinliğini azaltır ve ekonomik büyümeyi engeller.
Aynı zamanda toplumda derin yaralar açarak kutuplaşmayı artırır. Farklı grupların kendi çıkarlarını savunması, siyasi istikrarı bozar ve toplumsal huzursuzluklara neden olur. Oportünist siyasetçiler, uzun vadeli planlar yerine kısa vadeli çıkarlara odaklanarak ülkenin geleceği için önemli olan yatırımların yapılmasını engeller. Bu durum, sürdürülebilir kalkınmayı zorlaştırır ve gelecek nesillere büyük bir yük bırakır.
Oportünizmin etkileri sadece devletler ile sınırlı kalmaz. Millet üzerindeki etkileri de oldukça yıkıcıdır. Oportünist uygulamalar, adaletsizlik algısını güçlendirerek vatandaşlarda derin bir hayal kırıklığı yaratır. Eşitlik ilkesinin gözetilmediğini düşünen insanlar, devlete karşı öfke duyarlar. Bu durum, sosyal ayrışmayı derinleştirir ve toplumsal dayanışmayı zayıflatır.
Ekonomik eşitsizlikler de oportünizmin bir diğer önemli sonucudur. Zenginlerin daha zengin, fakirlerin daha fakir olması, toplumda huzursuzluğu artırır. Gençler, işsizlik, gelir adaletsizliği ve sosyal güvensizlik gibi sorunlarla karşılaşarak geleceğe dair umutlarını kaybederler.
Fırsatçısına, şakşakçısına, hokkabazına, hilebazına kıymet vermeyi bırakıp akıl, vicdan ve emek kavramlarını tekrar hatırladığımız gün oportünizm tehdidinden kurtulabiliriz. Ancak şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet ilkelerine dayalı bir yönetim anlayışı benimsediğimiz gün fırsatçıları öteleyebiliriz. Aksi takdirde, oportünizm toplumları içten içe çökertecek ve gelecek nesillere bırakılan miras koca bir yıkım olacaktır.