Açıkta satılan besinler ve sağlığa etkileri
Değişen hayat şartları ve aile yapısı, yemek hazırlamak için kısıtlı zaman gibi bir çok faktör tüketicilerin besin seçimini ve tüketimini etkilemektedir. Ana ve ara öğün tüketim sayısı son on yılda hızla artmıştır. Tüketicilerin bu öğünleri ev dışında tüketmesi, araba kullanırken yemek yemeleri aynı zamanda günlük hayatlarında da kolaylık sağlamaktadır.
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) açıkta satılan besinleri “tüketime hazır olarak sokakta satılan yiyecek ve içecekler” olarak tanımlamıştır. Tüketime hazır açıkta satılan besinler her yerde bulunmaktadır ve bunlara ulaşım oldukça kolaydır. Ayrıca çoğu ülkenin kırsal kesimlerinde de açıkta satılan besinler popüler hale gelmiştir.
Sokakta satılan besinler ekonomiktir. Öğrenciler için alternatif besinlerdir ve küçük işletmelerdeki personelin beslenme ihtiyacı için bir fırsat olmaktadır. Açıkta satılan besinler hemen hemen her gelir düzeyindeki insanın, mesleki ve sosyal statü farkı olmadan çalışan çalışmayan herkesin tüketebileceği besinlerdir.
Türkiye’de açıkta satılan besinlere örnek olarak; simit/poğaça, kokoreç, ekmek arası köfte-kebap-döner, çiğ köfte, midye, nohut-pilav, bardakta veya haşlanmış mısır, sahlep, elma şekeri, pamuk şekeri gibi birçok yiyecek ve içecek sayılabilir.
Açıkta satılan besinlerin en çok eleştirildiği ve sağlığa tehdit unsuru olarak görüldüğü nokta, bulundukları ortamın kirlenmeye açık olması ve ambalajsız olan bu besinlerin tadına bakmak amacıyla tümüne dokunulması konusudur. Kullanılan aliminyum kaplar, eski naylon poşetler, peçete yerine kullanılan gazete kağıtları da bunlara örnek gösterilebilir.
Besin zehirlenmesine zemin hazırlayan bu durumun kontrol edilmesi oldukça zordur. Mikroorganizmalar dağada hemen hemen her yere yayılmışlardır. Ancak, mikroorganizmaların cins ve türüne göre yayılma alanları bazı farklılıklar göstermektedir. Doğada toprak, su hava, bitkisel materyaller, kullanılan kaplar, hayvanlar, insanlar ve organik atıklar bulaşma kaynakları olarak kabul edilmektedir.
Besinlerdeki patojen mikroorganizmaların varlığının yanı sıra, gerçek sayıları da besin zehirlenmeleri açısından belirleyici faktörler arasında yer almaktadır. Özellikle ısıl işlem görmüş ürünler mikrobiyal gelişim için uygun ortamda uzun süre bekletildiğinde gerek hayatta kalan bakterilerin gerekse ileri işlemlerde çeşitli kaynaklardan kontaminasyon sonucu bakteri sayısında ürünü tüketici için riskli hale getirebilecek düzeyde bir artış meydana gelebilir.
Besin tüketimi sağlık riskleri ile ilişkilidir. Satın alınan yiyeceğin hastalıkla sonuçlanabileceği ve hayatı tehdit edebileceği kaygısı tüketicileri rahatsız etmektedir. Yapılan araştırmalara göre açıkta satılan besinlerin hastalıklarla ilişkili olduğu kanıtlanmıştır. Besinlerdeki Salmonella, Shigella, E. Coli, Listeria, Campylobacter ve S. Aureus gibi mikroorganizmalar diyare, ağrı, kusma, mide bulantısı gibi semptomlar oluşturmaktadır.
Bununla beraber üreticiler açıkta satılacak besinlerde en iyi kalite malzemeyi kullanmayı tercih etmezler. Bu durum görünür yağ alımının artışına, çocukluk çağı obezitesine, düzensiz beslenmeye ve sağlığı tehdit eden bir çok faktörün oluşmasına neden olur.