Binbir Kilise'den geçen gizemli kadın

ABONE OL

Gertrude Bell, 1868 yılında İngiltere'de zengin bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Bell, genç yaşta Oxford Üniversitesi'nde tarih okudu ve başarılı bir öğrenci olarak dikkat çekti.

Ailesi, özellikle de babası Sir Hugh Bell, İngiltere'nin önde gelen sanayicilerindendi ve bu zenginlik Gertrude'un dünyanın dört bir yanında seyahat edebilmesini sağladı. Bell'in hayatı, edebiyat, arkeoloji, politika ve casusluk gibi birçok alanı kapsayan olağanüstü bir kariyerle doluydu. Ve bu alanlarda Osmanlı coğrafyası da özel ilgi alanına giriyordu.



Bell'in Osmanlı İmparatorluğu ile olan ilgisi, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Ortadoğu'ya yaptığı seyahatlerle başladı. Özellikle Anadolu ve Mezopotamya'da yaptığı arkeolojik çalışmalar ve politik analizlerle tanındı. Bell, Osmanlı topraklarında kapsamlı araştırmalar yaptı, yerel halklarla ilişkiler kurdu ve bölgenin kültürel ve tarihi zenginliklerini belgeledi.

Bu bağlamda, Konya ve Karaman bölgelerinde de önemli arkeolojik çalışmalar gerçekleştirdi. Konya-Karaman bölgesindeki kazıları arasında, özellikle Binbir Kilise olarak bilinen yerde yaptığı kazılar öne çıkmaktadır.



Binbir Kilise, Karaman'ın Madenşehri köyü yakınlarında bulunan, Bizans dönemine ait kiliselerin ve manastırların bulunduğu geniş bir arkeolojik alanı ifade eder. Bell, burada kapsamlı kazılar yapmış ve bölgenin arkeolojik haritasını çıkarmıştır.

Bu kazılar sonucunda, Bizans dönemine ait birçok kilise, manastır ve diğer yapılar gün yüzüne çıkarılmıştır. Bell'in bu bölgedeki çalışmaları, Bizans mimarisi ve dini yapıları hakkında değerli bilgiler sunmuş ve Anadolu'nun bu döneme ait tarihine ışık tutmuştur.


                         (Gertrude Bell yapılara numaralar verip, planlarını çizmiştir)

Ancak, Bell'in çalışmaları sadece bilimsel bulgularla sınırlı kalmamış, aynı zamanda birçok söylenti ve komplo teorisine de konu olmuştur. Bazı iddialara göre, Bell, Binbir Kilise'de yaptığı kazılar sırasında Barnabas İncili'ni bulmuştur. Barnabas İncili, Hristiyanlık tarihinde oldukça tartışmalı bir metindir ve bu tür bir keşfin büyük dini ve tarihi yankıları olacağı düşünülür.

Bu söylentiler, Bell'in Osmanlı topraklarındaki çalışmalarına mistik bir hava katmış ve onun arkeolojik faaliyetlerinin ardında daha derin ve gizemli amaçlar olabileceği spekülasyonlarına yol açmıştır. Ancak, bu iddiaların doğruluğu konusunda kesin bir kanıt bulunmamaktadır.



Bell'in I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz hükümeti için casusluk yapmaya başlaması ve Ortadoğu'da stratejik bilgi toplaması, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecindeki topraklardaki siyasi durumu yakından takip etmesine olanak tanıdı. Savaş sonrası dönemde, modern Irak'ın kurulmasına yardımcı olarak, İngiliz manda yönetiminin bir parçası olarak çalıştı.

Bell'in bölgedeki etkisi ve çalışmaları, onu "Çölün Kraliçesi" olarak tanınmasına neden oldu. Ancak, Bell'in çalışmalarının arkasında yatan gerçek amaçlar ve elde ettiği bulgular hakkında spekülasyonlar devam etti.



Gertrude Bell, 12 Temmuz 1926'da Irak'ın başkenti Bağdat'ta ölü bulunmuştur. Ölüm nedeni resmi olarak barbitürat zehirlenmesi olarak kaydedildi ve intihar ettiği düşünülmektedir. Ancak, ölümünün ardında yatan gerçek nedenler ve koşullar hala tartışılmaktadır. Bell'in ölümü, hayatı boyunca gerçekleştirdiği çalışmaların ve politik faaliyetlerin gölgesinde kalan trajik bir son olarak görülebilir.

Haber & Yorum / Ata Korkut

gertrude bell karaman kazıları gertrude bell karaman