Milletin Müşterek Sesi

Herşey; alabora olma tehlikesine karşın, dalgalarla boğuşa boğuşa menziline..

Milletin Müşterek Sesi
Editör: Karamanca
29 Ekim 2017 - 21:40




Herşey; alabora olma tehlikesine karşın, dalgalarla boğuşa boğuşa menziline varan, ‘O’ kıyıya yanaşan vapurla başladı. Kadim Anadolu'nun Türk yurdu olarak kalma hâli, bir Milletin istikbâli ve 16. Devletinin tarih sahnesinden silinişini izlemek durumunda kalmış perişan ahali. Herkesin ve her ümidin yükü o vapurdaydı! Üç gün süren çetin yolculuğun ardından Samsun'a gelen Bandırma Vapuru, Milli mücadeleyi tutuşturacak olan ruhu çıkardı kıyıya.

Milli Mücadelede Basın

Öyle bir ruh ki; araç olsa tekeri, çay olsa şekeri, mevzi olsa siperi ve kumaş olsa dikeri olmayan Anadolu'da, diriliş ateşini yakmayı başarmış, sonucunda zaferle taçlanmıştı. Bu zafere giden yolun ilk adımı kongreler olurken bir sonraki adımları düzenli ordu ve meclisin kuruluşu oldu. Peki, bütün bunların yanında en önemli adım neydi? Kamuoyu oluşturmak, yani elbette basın! En önemli propaganda aracı haline dönüşen basın, Anadolu’nun her yerinde çıkardığı bir iki sayfalık gazetelerle Milli mücadelenin savunucusu oldu. Bu savunma, sadece yayın ve yazılarla değil zaman zaman eylemle desteklenen, harekete geçilen bir durumdu.

15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkartma yapan Yunan Efsun Alayı askerlerine, Kordonboyu mevkisinde ilk kurşunu atarak, Milli direnişi başlatan Hasan Tahsin’in basın mensubu olması bu durumun adeta ispatıdır. Milli mücadelede basının rolünün görülebilmesi açısından bu olay oldukça önemli bir mihenk taşıdır. İşgal kuvvetlerine karşı yazıları ile propaganda çalışması yapan Tahsin’in düşmana karşı ilk kurşunu atan kişi olması, basın tarihi açısından gurur verici bir durumdur. Anadolu’nun her bölgesinde işgale karşı direnen, Milli mücadeleyi destekleyen basına, hem millet hem de bizzat Atatürk sahip çıktı. Öyle ki, kongrelerde verilen mesajların tüm yurtta duyulması için gazetelerle ilgilenerek, bazen yayın hazırlığı aşamasında bile bulunuyordu. Anadolu’da kurulan Müdafa-ı Hukuk Cemiyeti’nin kararlarını Millete duyuracak bir gazeteye ihtiyaç olduğunu gören Mustafa Kemal, çevresindekilere bu amaçla teşkilat kurulması gerektiğini anlattı.

Günümüzde Basın

Düşünün ki, Milli Mücadele günlerinin o en zor dönemlerinde bile basın unutulmamış, bilakis rol üstlenmiş, mühimsenmiş ve sahiplenilmiş. 15 Temmuzda da öyle olmamış mıydı, darbeye ilk direnenler de, direnişin yayılmasını sağlayanlarda bireysel tavır sergileyebilen basın kuruluşları değil miydi? Sala’ların okunmasından, insanların meydana inmesine hatta belirli bölgelere etten duvar örmelerine hep basın öncülük etti. Memleket adına her mücadelede basın, bu Cumhuriyete yakışır tavır sergileyebilirken, maalesef o tavrı ortaya koyan günümüz Hasan Tahsin lerini kucaklayacak, aktif, etkin rol üstlenecek Cumhuriyete yakışır basın cemiyetlerimiz kalmadı.

Tıpkı Milli mücadele dönemindeki İstanbul hükümetine yakın ve Ankara hükümetine yakın olarak ayrılan basın kuruluşları gibi gazete cemiyetlerinin bazı başkanları darbe gecesini ya ‘Tiyatro’ gördü, ya da çok geç ayıktı. Günümüzde gazetelerin yerini hızlı erişimi İle internet medyası alıyor, FETÖ yapılanmaları konusunda ki desteklerde dikkate alındığında gazeteciler cemiyetlerinin milli müdafaa konusunda zayıf kaldıkları açıkça görüldü. İnternet Medyasında ki mesleki örgütlenmelerin ve birlikteliklerin Umut verici olduğunu görüyorum.

Karaman’da son birkaç yıl içerisindeki olaylara bakıldığında internet medyasına nazaran yazılı basında, her kurumun kendince doğru veya yanlış bireysel refleks geliştirdiği, örgütlü bir tavır ortaya koyamadığı net bir şekilde görülür. Bugün için başıboşluk önemli bir sıkıntı doğurmuyorsa da bu, ileride de doğurmayacağı anlamına gelmez. Hattı zatında Milli ve Manevi değerler etrafında birlik olmak, fertlerin tamamında şuur mayalar. Şuur sahibi basın, Milletin her katmanından takdir görür ve ilerlemesi için destek alır. Dün adı ‘işgalci devletler’di, bugün ‘FETÖ’cü hainler oldu! Görüyoruz ki aktörler değişse de senaryo hiç değişmiyor. Dün basını bir akılla aynı hedefe kilitleyen Müdafa-ı Hukuk Cemiyeti’nin görevini, Cumhuriyet’e yakışır basın kuruluşları olarak internet medyası örgütleri üstleniyor. Bu özel gün (29 Ekim) vesilesiyle; Direniş şuuruyla yayın yaptığı gerekçesiyle işgalciler tarafından kapatılmasına karşın, Milletin desteğiyle Torosların eteğinde bir tren istasyonundaki eski bir vagonda basılarak gizlice şehre sokulan Yeni Adana Gazetesi başta olmak üzere, dönemin Milli yayın yapan bütün gazete ve gazetecilerini minnet ve rahmetle yad ederim.

 

Karamanca.net / Behçet Rasimi

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum